KÜRT SORUNU DOSYASI : “Kürdistan” Yolunda PKK Terör ve Silahla, Barzani Diplomasi ve Siyasetle

Özerk veya bağımsız bir “Kürdistan”a kayıtsız kalmamız için bizden otoyoldaki kaplumbağa olmamızı bekliyorlar. Büyüklerimiz teşbihte hata olmaz diyorlar. Bu anlamda; yolu otoyoldan geçen bir kaplumbağa üzerine hızla gelen bir araçtan korunmak için kabuğunun içine çekilirmiş. Bizden istenen tam da bu işte. Biz kabuğumuza çekilince hemen yanı başımızda olan bitenler bize zarar vermeyecek sanki!

PKK/PYD, silahla hemen güneyimizde ikinci bir Kürt yönetimi yaratmaya çalışıyor. Terörist ve etnik bölücüler, Suriye kargaşasından devletleşmenin ilk adımı olarak özerk yönetim çıkarmanın uğraşı içerisindeler.

KNC’nin Başkanı Kürt haber ajansı Rudaw’a yaptığı açıklamada PKK/PYD’nin terör ve şiddeti nasıl kullandığını ve Beşar ESAD’dan gördüğü yardımları gayet açık bir şekilde anlatıyor. Etnik bölücülerin hesabına çalışanların iddia ettikleri gibi Kobane, Derik ve Afrin veya diğerleri kurtarılmış hiçbir Kürt şehrinin bulunmadığını, Suriye’nin PYD’nin bayraklarının çatılara asılmasına göz yumduğunu söylüyor.

Devamla;

– PYD’nin her hangi şehre çatışmayla girmediğini, hükümet kuvvetlerinin şehirlerin bazı bölgelerini terk ederlerken buraları PYD teslim ettiklerini,

– “Batı Kürdistan”a iki bin civarındaki PKK militanının girdiği haberiyle ilgili olarak kesin sayıyı bilmediğini, ancak PKK’lıların olduğunu, PKK’nın silahlı adamlarını Suriye-“Kürdistan” sınırında topladığını,

– Suriye yönetiminin askeri bir üsleri PYD’ye teslim ettiğini, Kürt bölgesine sınır köylerinde devriye gezdiklerini,

– PYD’lilerden başka hiçbir Kürt siyasi partisi mensuplarının silah taşımalarına izin verilmediğini, Suriye’nin güvenlik güçlerinin PYD ile çatışmaktan kaçındıklarını,

– PYD’nin silahsızlandırılması halinde şu andaki üstün konumundan düşüp, dördüncü veya beşincilik sırasını bile alamayacağını, ifade ediyor.

Bu anlatılanların satır aralarında yer alan ayrıntılara dikkat edersek; PKK’nın, Irak’ta kazandığı ustalığı Suriye’de de kullandığı gerçeğini görürüz. Hatırlayacağımız gibi SADDAM giderayak gördüğü yardıma karşılık PKK’yı çatışmanın dışında tutmuştu. Bu bakımdan ESAD’ın askerlerinin boşalttıkları üsleri PYD’ye devretmekle kalmamış, belirli bir silah ve cephaneyi de arkalarında bırakmış olmalılardır. Diğer Kürtçülerin silahsızlığına karşılık PKK’nın K. Irak’tan gönderdiği militanlarının ve PYD’nin silahlı oluşunun sağlayacağı üstünlük açık bir şekilde ortadadır.

BARZANİ cephesinde gerçekleşenler ise siyaset ve diplomasi boyutunda yaşanmaktadır. BARZANİ’nin öncülüğünde oluşturulan Kürt Yüksek Konseyi’ne üye on beş parti yüzde ellilik bir pay alırken PYD’nin tek başına diğer yarıya sahip olmasına izin verilmesinin üzerinde durulmalıdır. Türkiye ile iyi geçinmeye özen gösteren BARZANİ’nin, ikili oynamaya devam ederek Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de PKK ile çatışmaktan uzak durduğu açıktır. BARZANİ’nin, PKK/PYD’nin üstün konumuna aldırış etmediğini unutulmayacak bir yere kaydetmeliyiz. İleride nelerin olacağını görmek için beklemeye gerek yoktur. PKK/PYD, onun için en son vurulacak hedeftir.

BARZANİ, gönlünün derinliklerinde yatanı arada bir ya bizzat ya da çevresindekiler aracılığıyla yaptığı Güney Sudan hatırlatmalarıyla ortaya koymaktadır. Geriye küçük bir bakışla Güney Sudan’dan Açılan Bağımsızlık Yolu Kuzey Irak’a Çıkar mı? başlığı altında Güney Sudan-BARZANİ konusunu hatırlayabiliriz.

Güney Sudan’ı dünyanın gözdesi yapanın petrol olduğunu herkes kadar BARZANİ’de biliyordu. O nedenle de bütün gücüyle Kerkük ve civarının yönetimini eline geçirmek üzere hareket ediyordu. 2005 yılında seçim öncesinde hazırlanan Kerkük’e ait seçmen listesinde görülenler batılı gözlemcileri bile şaşırtmıştı. Bağımsız Seçim Komisyonu, basın bülteniyle Kerkük’ü ele geçirme hilelerini ortaya koydu. Irak genelinde seçmen kütüklerine yeni kayıtların oranı yüzde 8.19’du. Gel gör ki bu oran Kerkük’te yüzde 45 ile tavanı delip boşluğa çıkan bir yükselişteydi. Form 91 isimli imza tutanağının incelenmesi neticesinde kullanılan çift imza sayısının 81,297 olduğu ortaya çıktı.

BARZANİ, Kerkük’ü böyle böyle Kürtleştirdi. O günlerde Türkiye’nin Kerkük’e kırmızı çizgi çizmesi nedeniyle de çok öfkeliydi. Dubai’nin Al Arabia televizyonuna verdiği demeçte; Türkiye’de yaşayan Kürtlerin bağımsızlık ve bir devlete sahip olmalarının meşru ve yasal bir hak olduğunu iddia etmişti. Açık açık “ Eğer Türkler sadece birkaç bin Türkmen için Kerkük’e karışırsa, o zaman biz de 30 milyon Kürt için harekete geçeriz” diyerek tehdit savurdu. (1) Kerkük’e karşılık Diyarbakır’ı öne sürdü. Ne yazıktır ki bu BARZANİ, bugün PKK’nın etnik bölücü terörüne karşı işbirliği yaptığımız, Suriye’de PKK/PYD’nin ipin ucunu eline geçirmesine engel olmasını umduğumuz biri.

İki binli yılların ortalarında utana sıkıla K. Irak’ta otonom “Kürdistan” diyen BARZANİ, bugün bağımsız “Kürdistan”ın iki parçasını birleştirmenin hazırlığı içinde. O gün çekildiğimiz kabuğumuza bugün de çekilmemizi isteyenler, silahla veya siyasetle ilerlenen Suriye yolunda da aynı şeyi yapmamız için gelişmeleri önemsiz olarak gösteriyorlar.

Suriye’deki özerk-bağımsız “Kürdistan”ı, BARZANİ’nin Türkiye dostluğu kılıfına sararak önümüze süren işbirlikçileri de iyi bilmektedirler ki; onun dostluğu K. Irak petrolünü Akdeniz’e indirene kadardır. Nihai gelişmeden sonra ekonomi, savunma, ulaşım gibi bağımsız bir devlet için olmazsa olmazlara sahip olarak hareket özgürlüğüne kavuşacak. Bu aşamadan sonra da bizimle dost değil hasım haline gelecektir.

Aynı işbirlikçi çevreler ayrıca “Kürdistan”ın Kuzey Suriye’den denize çıkmasına olanak olmadığını görmek için haritaya bakmanın yeterli olacağını öne sürüyorlar. Harita’nın Irak’ın şimdilik ikiye bölünmesiyle ne hale geldiğini dikkatlerden kaçırıyorlar. BARZANİ petrol bölgelerini ele geçirmedeki kurnazlığını burada da ortaya koyacaktır. Dün Arap, Türkmen nüfus ağırlığını kayıtlardan yok eden, petrol denizleri üzerindeki şehirleri bir kalemde Kürtleştiren BARZANİ’nin önünde petrolü Akdeniz’e çıkarmanın ince hesapları bulunuyor.

Dahası bu hesaplar, dünyanın petrol devlerinin desteği altında. Dahası Türkiye’yi, Akdeniz’de ekonomik ablukaya almak isteyen İsrail-Rusya-GKRY-Yunanistan ortaklığının çıkarlarına hizmet etmesi nedeniyle uluslararası temelde sıcak bakılmaktadır.

Özetle sadece bizim kaybedeceğimiz gelişmelerde, PKK ve BARZANİ isimli her iki kuzeyli savaşçının birbirlerini iknaya zorlayacak kozları var. Irak’ın kuzeyinde Kandil’in boğazı BARZANİ’nin elinde. Suriye’nin kuzeyinde ise petrolün güzergâhının selameti PKK/PYD’nin elinde. Dolayısıyla zarfı önümüze koyanların aksine ne onlar bu kadar aptal ne de gelecekteki olayların varacağı nokta bu kadar basit!

(1) Milliyet 08. Nisan 2007 Türkiye’ye karşı en sert ve açık tehdit

http://www.turksam.org/tr/a2719.html

Etiketlendi:, ,

Yorum bırakın