Etiket arşivi: eski

FSB DOSYASI : Rusya’da istihbarat eski yarbayına vatana ihanetten 14 yıl hapis cezası

Rusya Askeri İstihbarat GRU emekli yarbayı Gennadi Kravtsov, vatana ihanet suçundan 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Rusya Federal Güvenlik Servisi’nden (FSB) yapılan açıklamada, emekli yarbayın İsveç’e Rus uzay istihbaratı faaliyetleri ile ilgili bilgileri sızdırdığı ifade edildi.

Açıklamaya göre, GRU emekli yarbayının çok gizli ve devlet sırlarını elektronik mailden İsveç Savunma Bakanlığı Radyo Teknoloji Merkezi’nin web sitesine aktardığı ortaya çıkarıldı. İnterfaks haber ajansı, Kravstov’un radyo teknoloji istihbarat için öngörülen Tselina-2 isimli uzay teknolojisi ile bilgileri sızdırdığını iddia etti. FSB’ye göre, bu tür bilgilerin yabancı ülke temsilcilerine aktarılması Rusya Federasyonu güvenliği için tehdit oluşturmakta.

Moskova Kent Mahkemesi Mosgorsud, FSB savcılarının topladığı bilgileri kanıt olarak kabul etti ve Kravtsova’a vatana ihanet suçu gerekçesiyle 14 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme, Kravtsov’un yarbay rütbesinin alınmasına da karar verdi.

IŞİD DOSYASI /// ABD savunma eski istihbarat şefi Flynn’den büyük itiraf : IŞİD’in yükselmesi ABD’ni n suçu

ABD savunma eski istihbarat şefi Michael T. Flynn’den IŞİD hakkında olay yaratacak açıklamalar.

ABD savunma eski istihbarat şefi Michael T. Flynn, "IŞİD‘in yükselişi Washington’ın ısrarcı bir kararıydı" dedi.

Michael T. Flynn kimdir?

Michael T. Flynn, Amerika Birleşik Devletleri Ordusu’nda görev yapmış ve emekliye ayrılmış bir korgeneraldir.

Savunma ve İstihbarat Ajansı direktörü, İstihbarat Komutanı, Gözetleme ve Keşif Komutanlığı’nda görevler almış deneyimli bir isim. Ayrıca Flynn ABD savunma eski istihbarat şefi olarak da görev almış ve Türkiye’ye de bir kaç defa gelip gitmiş isimlerdendir.

Michael T. Flynn, bir zamanlar ABD’nin uluslarası özel harekat ve istihbarat operasyonlarının da önde gelen en etkin isimlerindendi.

Flynn 2010 yılının Ocak ayında Yeni Amerikan Güvenliği Merkezi başlıklı Afganistan bazlı ve oradaki istihbarat çalışmalarına ilişkin eleştirel bir rapor hazırlamıştı.

ARAŞTIRMA DOSYASI /// LEVENT ERTÜRK : APRIN ÇOR TİGİN – ESKİ BİR UYGUR TÜRK ŞAİRİ

Uygur Türklerinin Mani (Maniheizm) dinine mensup oldukları dönemlerde yaşamış olan Türk şair Aprın Çor Tigin’in bilinen en eski Türk şiirlerini yazdığı kabul edilmektedir. Mani dini, aydınlık ile karanlığın bitmeyen çatışması üzerine kuruludur. Aydınlık tarafın bir parçası karanlığın içinde (dünyanın içinde) kalmıştır. Bu dinde Tanrısal öz taşıdığı kabul edilen canlara zarar vermek yasaktır. Aydınlanmaya ise ancak “seçilmişler” denilen ve kendilerini Tengri’ye (Burkan’a) adayan dinsel kişiler aracılığı ile ulaşılabilir. Mani dinindeki Türkler, Buda’ya Burkan derlerdi. Seçilmiş kişiler, hiçbir canlıyı incitmezler ve cinsel ilişkiye girmezlerdi. İhtiyaçları ise dileyen kişiler tarafından sağlanırdı.

Bu dinin etkisinde yazan Aprın Çor Tigin’in günümüze sadece 2 şiiri ulaşabilmiştir. Şiirler Kuzey Doğu Türkistan’da Turfan kazılarında bulunmuştur. Kazılarda bulunan iki şiirin ilki dinsel içerikli olup maniye övgü içermektedir. İkincisi ise aşk konuludur. Orijinal Uygur alfabesi ile ilk çevirileri Alman arkeolog Albert Von Le Coq ve Türkolog dilbilimci J.W.Kaup Nabg tarafından yayınlanmıştır. Türkiye’de ise, Reşid Rahmeti Arat, Talat Tekin ve Osman Fikri Sertkaya gibi araştırmacılar bu şiirler üzerinde incelemede bulunmuşlardır. Yapılan yaş analizlerine göre, şiirlerin en erken 8. en geç 9. yüzyıla ait olduğu tahmin edilmektedir. Edebiyat açısından ise, şiirlerde ahengi kuvvetlendiren tekrarlara, kafiye oluşturacak şekilde hece oyunlarına rastlanmaktadır.

MANİ İLAHİSİ. (Koyu fontlar orijinal dil, açık italik fontlar çeviridir.)

Bilegüsüz yiti vaj[ır ti]yür
Bilenmeden keskin (olan) elmas(tır) derler;
Bilegüsüz yiti vajı[r ti]yür
Bilenmeden keskin (olan) elmas(tır) derler;
Vajırda ötvi biligligim tözünüm yarukum
Elmastan daha keskin bilgilim, asilim, ışığım,
Vajırda ötvi biligligim bilgem yangam
Elmastan daha keskin bilgilim, bilgem, filim.

Kün tengri yarukın teg köküzlügüm bilgem
Gün Tanrı ışığı gibi göğüslüm bilgem,
Kün tengri yarukın teg köküzlügüm bilgem
Gün Tanrı ışığı gibi göğüslüm bilgem;
Körtle tözün tengrim külügüm küzünçüm
Güzel (ve) asil Tanrım, ünlüm, koruyanım!
Körtle tözün tengrim burkanım bulunçsuzum
Güzel (ve) asil Tanrım, Buda’m, bulunmazım!

AŞK ŞİİRİ

kasınçığımın öyü kadgurar men
Yavuklumu düşünüp dertleniyorum.
kadgurdukça
dertlendikçe
kaşı körtlem
kaşı güzelim
kavışıgsayur men
kavuşmayı özlüyorum

öz amrakımın öyür men
Kendi sevgilimi düşünürüm ben
öyü evirür men ödü/…/ çün
düşünürüm düşünürüm de… [mısra silinmiş]
öz amrakımın
kendi sevgilimi
öpügseyür men
öpmek isterim ben

barayın tiser
Kaçıp gitsem
baç amrakım
güzel sevgilim
baru yime umaz men
gene de gidemem ki ben
bağırsakım
merhametlim!

kireyin tiser
Sokulayım desem (sana)
kiçigkiyem
yavrucuğum
kirü yime urnaz men
gene de sokulamam ki ben
kin yıpar yıdlıgım
misk gibi güzel kokulum!

yaruk tengriler
Işık Tanrılar
yarlıkazunın
sayesinde
yavaşım birle
huyu güzelimle
yakışıpan ardılmalım
birleşip ayrılmayalım

küçlüg priştiler
Kudretli meleklerin
küç birzünin
kudreti sayesinde
közi karam birle
kara gözlümle
külüşüpen külüşügin oluralım
gülüşüp oturalım.

***

Gününüz aydın olsun, Ullu Tengri sizleri gözetsin, korusun.

Kaynaklar

1. Bilinmeyen Türk Tarihi web sitesi
http://www.bilinmeyenturktarihi.com/bilinen-en-eski-turk-sairi-aprin-cor-tigin.html

2. Eski Türk şiirinin kaynaklarına toplu bakış. Yrd.Doç.Dr. Osman Fikri Sertkaya

3. Turfan Kazıları. Türk ansiklopedisi, M.E.B devlet kitapları, Milli Eğitim Basımevi, 32 C, Ankara, 1983, ilgili bölüm.

IŞİD DOSYASI : Eski ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA direktöründen şaşırtan DAEŞ önerisi

Petraeus, DAEŞ’in ortadan kaldırılması için El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi içindeki radikal olmayan güçlerin kullanılması fikrini önerdi.

The Daily Beast’in aralarında Eski Amerika Birleşik Devletleri ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı (ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA) Direktörü David Petraeus’la doğrudan konuşan bir kişinin de bulunduğu dört isimsiz kaynağa dayandırdığı haberine göre, Petraeus, Amerika Birleşik Devletleri ABD yönetimine, DAEŞ’e karşı El Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi’ni kullanmayı önerdi.

Petraeus, iddianın Washington’da tepkilere ne sebepten olmasının ardından CNN televizyonuna açıklamada bulunarak görüşlerine açıklık getirdi.

Petraeus, "Her ne koşulda olursa olsun, El-Kaide bağlantılı Nusra Cephesi’ni, Suriye’de DAEŞ’e karşı bir organizasyon olarak kullanmayı denememeliyiz. Ancak Nusra içinde yer alan bazı savaşçılar, belki bazı güçler, ideolojik sebeplerden öte şüphesiz fırsatçılar olarak bu örgüte katıldı; bu kişiler Nusra’yı kuvvetli gördüler, diğer bir güvenilir alternatif göremediler" ifadesini kullandı.

Petraeus, bu noktadaki problemin, Nusra’dan ayrılmaya istekli olabilecek radikal olmayan bu savaşçıların Suriyeli ılımlı muhaliflere katılarak DAEŞ ve Esed güçlerine karşı savaşmalarının olası olup olmadığını ifade etti.

"NUSRA İLE İŞBİRLİĞİNE HAYIR"

Amerika Birleşik Devletleri ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, günlük basın brifinginde konuyla ilgili sual üzerine, Petraeus’un açıklamalarına "şaşırdığını" söyledi. Toner, "Nusra Cephesi ile işbirliği yapmayı kesinlikle düşünmüyoruz. Nusra Cephesi yabancı bir terör örgütü" açıklamasında bulundu.

Toner, Petraeus’un, Nusra örgütünün tamamını değil, içindeki sadece bazı güçleri kazanmayı vurguladığı, dolayısıyla bunu "mümkün" görüp görmediğinin yöneltilmesi üzerine, "Şu anda hayır" yanıtı verdi.

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA’nın eski direktörlerinden olan Petraeus, Amerika Birleşik Devletleri ABD’nin Irak ve Afganistan’daki işgal güçlerinin eski komutanı olarak da vazife yapmıştı.

AMERİKA DOSYASI /// ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi : Türkiye ile istihbarat işbirliğini azaltma lı, üst düzey görüşmeler yapmamalı

ABD’nin eski Ankara büyükelçilerinden Eric Edelman, çok sert bir yazı kaleme aldı. Edelman, Türkiye’nin üst düzey yetkililerin görüşmelerine katılmasının engellenmesini ve istihbarat işbirliğinin seviyesinin düşürülmesini isterken, ABD’nin uluslararası mali kurumlarda Türkiye’ye verdiği desteğin durdurulmasını talep etti.

Türkiye, Irak-Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı mücadele kapsamında İncirlik’i ABD’ye açıp PKK’ye operasyonlar düzenlerken, Washington’dan Türkiye politikasına ilişkin sert sesler yükseliyor.

New York Times‘a bir makale yazan ABD’nin eski Ankara büyükelçilerinden Eric Edelman, Türkiye’ye "yaptırım" uygulanmasını istedi.

ABD-Türkiye arasındaki İncirlik mutabakatının hem Washington’ın IŞİD’le savaşını hem de Türkiye’nin istikrarını olumsuz etkileyebileceğini savunan Edelman, Türkiye’nin İncirlik’i açmasının nedeninin Suriye politikasındaki değişiklik değil, iç siyasi gelişmeler olduğunu belirtti.

Anlaşmadan hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, "çözüm yolundaki" Kürt sorununda çatışmaları yeniden başlattığını söyleyen Edelman, "Türkiye, işleri daha da kötüleştirerek, ABD’nin IŞİD’le savaşındaki en güvenilir müttefiki Suriye Kürtlerine de kötü saldırdı" dedi.

ABD ÇOĞULCU, TÜRKİYE İHVAN’CI İDDİASI
Edelman, ABD’nin Esad sonrası Suriye fikrinin hep "çoğulcu" olduğunu, ancak Türkiye’nin Sünni egemenliğindeki bir Müslüman Kardeşler yönetimini zorlayarak işleri zorlaştırdığını savundu.

Türkiye’nin Nusra Cephesi’ne destek verdiğini söyleyen Edelman, Erdoğan’ın 7 Haziran seçimlerinde kaybetmesinin ardından, başkanlık ve "tek parti yönetimi" için erken seçimleri zorladığını belirtti.

Edelman, Erdoğan’ın bunun için HDP’yi "terörist" kampta gösterip MHP’den oy kapmaya çalıştığını öne sürdü. Edelman’a göre Erdoğan, Irak ve Suriye’de PKK’yle PYD’yi vururken, içeride de Kürtlere yönelik bir baskı furyası başlatarak ülkeyi iç savaşın eşiğine getirdi.

Erdoğan’ın Suriye’de IŞİD’e karşı en etkili güç olan Kürtleri zayıflatarak IŞİD’le mücadeleyi baltaladığını söyleyen Edelman, YPG’nin ABD desteğiyle Kobani’den bu yana elde ettiği zaferleri hatırlattı.

‘IŞİD’LE SAVAŞ ZORLAŞIR’
Eski büyükelçi, ABD-Türkiye anlaşmasının daha etkili hava saldırılarını sağlayabileceğini, ancak sahadaki Kürt savaşçılardan alınan gerçek zamanlı istihbaratı sekteye uğratabileceğini yazdı.

Türkiye’nin "güvenli bölge" girişimine izin verilmesi halinde, bölgenin "ılımlılar" için değil, Nusra Cephesi ve Ahrar’uş Şam gibi radikal gruplar için güvenli bölge olacağını söyleyen Edelman, Suriye’deki etnik ve mezhepsel şiddetin artacağı uyarısında bulundu.

Türkiye’nin Kürtlere yönelik savaşını durdurmaması durumunda, Ankara-Washington anlaşmasının "Faustiyen bir pazarlık" olacağına dikkat çeken Edelman, kısa vadeli operasyonel kolaylığın Türkiye’nin uzun vadeli istikrarsızlığına ve Kürtlerin demoralize olmasına değmeyeceğini savundu.

Edelman, şiddet ve isyanla sarsılan Türkiye’nin, ABD’nin bölgede istediği "seküler ve demokratik Türkiye" rolünü oynayamayacağını söyledi.

‘YAPTIRIM’ ÖNERİSİ
Türk yetkililerin umutsuzca ABD’li mevkidaşlarından "onay" beklediğine dikkat çeken Edelman, ABD’nin bu istekleri geri çevirmesi ve daha fazlasını yapması gerektiğini belirtti.

Edelman’a göre, Obama yönetimi Türkiye’nin üst düzey yetkili toplantılarına katılımını sınırlamalı, istihbarat işbirliğini azaltmalı ve Erdoğan’ın politikalarının zemin hazırladığı olası bir ekonomik kriz nedeniyle uluslararası mali kuruluşlardaki ABD desteğini durdurmalı.

Edelman, Türk liderlerin söylemlerini değiştirmesinin çok zor olduğunu, ancak ABD’nin, Türkiye’nin başarısız Suriye politikası ve Erdoğan’ın mutlak siyasi iktidarı isteyen dik kafalı arayışı nedeniyle oluşan boşlukta yutulmasını engellemek için baskı uygulamasının zorunluluk olduğunu kaydetti.

PKK DOSYASI /// Eski ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA Başkanı : Kürtlerin Dağlar Dışında d a Dostları Vardır

Irak Kürdistan Bölgesi Hükümeti Washington Temsilciliği, Irak Kürt bölgesinde hizmet veren Amerikalılar için bir haysiyet etkinliği düzenledi. Barzani yönetimine yakın Rudaw’ın haberine göre merasime katılan ve bir devre Irak’taki Amerika Birleşik Devletleri ABD Ordusu’nu komuta eden Amerika Birleşik Devletleri ABD eski Merkezi İstihbarat Teşkilatı (ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA) Başkanı General David Petraeus, "Şüphesiz Kürtler’in dağlar dışında da dostları vardır" dedi.

"KÜRTLER EN İYİ DOSTLARIMIZ"

Rûdaw’a haysiyet etkinliği sırasında konuşan ABD Birleşik Devletleri (Amerika Birleşik Devletleri ABD) Kongresi üyesi Robn Chalingo da, Peşmerge Güçleri’nin Ortadoğu’daki en etkin güçlerden biri olduğunu düşündüklerini ifade etti. Irak Kürdistan Bölgesi’nde uçuşa yasak bölgenin oluşturulmasına katkısı olan General Jim Jones ise, Amerika Birleşik Devletleri ABD hava ve deniz kuvvetleri askerlerinin Kürtler’i hiç unutmadığını söyledi. General Jones, "Kürtler’in en iyi dostları olduğunu bildiklerini ifade ederek, ‘İlk gün hissettiğimiz gibi şimdi de o dostluğu hissediyoruz’ dedi.

TÜRK ASKERİNİN BAŞINA ÇUVAL GEÇİRMİŞTİ

Irak harekatında 101. Hava İndirme Tümen Komutanlığı görevinde bulunan Korgeneral Petraeus, Süleymaniye’de Türk askerlerinin başına Amerika Birleşik Devletleri ABD askerleri tarafından çuval geçirildiği dönemde, Amerika Birleşik Devletleri ABD’nin bölge komutanıydı.

GENELKURMAY DOSYASI /// Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı : TSK’da yeniden yapılanma nereden, nası l başlamalı ?

‘TSK’nın ağırlık merkezi Kara Kuvvetleri’nden Deniz ve Hava Kuvvetleri’ne kaymalı’

Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı, Al Jazeera Türk yazarı ve Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Pekin, dünyadaki klasik savaşların yerini özel kuvvetlere ve özel unsurlara bıraktığını söyleyerek, “TSK’nın ağırlık merkezi Kara Kuvvetleri’nden Deniz ve Hava Kuvvetleri’ne kaymalı ve Kara Kuvvetleri daha ekonomik yöntemlerle görevini yapabilecek bir organizasyona yönlenmelidir” dedi.

TSK’nın da reform geçirmesi gerektiğini belirten Pekin, “orduda reform tek başına ordunun işi değil, hükümetin de direktifleriyle katılması gereken bir süreç” ifadelerini kullandı.

Pekin’in Al Jazeera Türk’te "TSK’da yeniden yapılanma nereden başlamalı?" başlığıyla yayımlanan (7 Ağustos 2015) yazısı şöyle:

Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) reorganizasyon ve yeniden yapılanma ihtiyacı açıkça kendini ortaya koyuyordu. Bu nasıl ve hangi yöntemle yapılacaktı? TSK gibi katı hiyerarşik ve büyük organizasyonlarda üstelik PKK terörüne karşı savaşırken büyük çaplı değişiklikler yapmak büyük risk almak demekti.

Hiçbir komutan bu riski alamadı maalesef. Palyatif tedbirlerle sorunları çözmeye ve TSK’nın Harbe Hazırlık Durumu’nu yükseltmeye ya da mevcut ve gelecek tehditleri karşılayabilecek duruma getirmeye çalıştılar. Bu konuda önümüzdeki en önemli örnek, ABD Kara Kuvvetleri Komutanı Gordon R. Sullivan’ın ABD Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda (KKK) yaptığı reformlar ve reorganizasyondu. Hatta Orgeneral (E) Sullivan’ın icra subayı ile birlikte söz konusu reformu anlattığı ‘’Umut bir yöntem olamaz’’ kitabı KKK personelinin başucu kitabı haline gelmişti.

Peki, biz nasıl bir yöntem uygulamalıydık? Komutanları, subayları, astsubayları nasıl ikna edebilirdik? Bu konuda çok sayıda çalışma yapıldı ancak bir türlü önemli reformları yapmaya elimiz gitmiyordu. Nasıl bir yöntem uygulanmalıydı? Yapılmakta olan ve aslında yapılması gereken neydi?

Bütün bu çalışmalarda TSK her şeyi kendi yapıyor ve hükümetin hazırlaması gereken dokümanları bile kendi hazırlıyordu. Halbuki bu tür önemli reformlar ve yapısal değişikliklerde hükümet direktifi çok önemli bir yer tutardı. Çünkü bu direktif ortaklaşa hazırlanan bir stratejik öngörü dokümanına göre belirlenir, ülkenin önümüzdeki 40-50 yıllık dönemde nasıl bir TSK’ya ihtiyacı olduğunu ortaya koyardı.

Orduda reform tek başına ordunun işi değildir

Stratejik öngörü dokümanı gelecek 40-50 yıllık bir zaman diliminde, dünyada ve bölgede olabilecekleri belirtir, bunların ülkemizi nasıl etkileyeceğini ve ülkemize yönelik risk ve tehditleri açıklardı. Bu stratejik öngörü dokümanına göre hazırlanacak hükümet direktifi de bu tehdit ve riskleri karşılamak için nasıl bir güç geliştirilmesi ve bunun maliyetinin ne olması gerektiğini genel hatlarıyla belirtirdi. Maalesef yapılan bütün çalışmalarda TSK bu dokümanları kendisi hazırlamak durumunda kalmış, yani kendi kendine direktif vermiştir.

Oysa dünyada hiçbir ülkenin silahlı gücü kendi kendine reform yapmamış ve reorganizasyona gitmemiştir. Çünkü sonuçta bu bir bütçe meselesidir, ülkenin güvenliği ve bekası sorunudur. Yani devletin en kritik temel görevlerindendir.

Yapılması gereken, önce önümüzdeki asgari 40-50 yıllık süreci değerlendiren, tehdit ve riskleri ortaya koyan stratejik öngörü dokümanının ve akabinde güç geliştirmenin esaslarını ortaya koyan hükümet direktifinin hazırlanmasıdır. Bundan sonra yapılacaklar buralarda belirtilen esaslara göre yürütülecektir.

Bu belgelerde yanıtlanması gereken pek çok soru var. Ülkenin güvenlik, beka ve millî çıkarlarının korunması ve sağlanması için nasıl bir silahlı güce ihtiyaç vardır? Bu gücün ne kadarı barıştan itibaren hazır tutulacaktır? Ne kadarı seferberlikle oluşturulacaktır? Her an harbe hazır birliklerle belirli zaman periyodu içerisinde harbe hazır hale getirilecek birlikler nasıl kademelenecektir? Bütün bunların sağlanması için gereken bütçe nedir? Bunlara ayrılacak bütçe yapılacak ittifaklarla azaltılabilir mi? Yani yapılacak ittifaklarla bazı ihtiyaçlar karşılanabilir mi?

TSK’nın yapısı nasıl olacak? Bu yapı içinde Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri unsurlarının oranı ne olacak? TSK ağırlıklı olarak hangi unsurlardan oluşacak ya da bu unsurların dağılımı nasıl olacak? Kuvvetler arasındaki oranlar belirlendikten sonra bunun bütçeye yansıması nasıl olacak? Ve elbette bütün bunları sevk ve idare edecek komuta/kontrol yapısı nasıl olacak ya da olmalı?

Tehditlerin türü değişti

Ülkenin savunulması, dıştan gelecek tehditlere karşı tedbir alınması tabii ki çok önemli. Günümüzde ülkelerin bir başka ülke tarafından bir taarruza uğraması ve işgali oldukça uzak bir ihtimal. Buna karşılık ülke içerisinde silahlı muhalif unsurları kullanarak ülkelerin bir iç çatışmayla çökertilmesi, yani vekalet savaşları önemli ölçüde kullanılıyor. Ülke içindeki etnik, mezhepsel unsurlar bu kullanım için biçilmiş kaftan. Hatta bu işi gelir kapısı haline getirmiş örgütler var ve dünyanın her yerinde savaşıyorlar.

Silah teknolojilerinde çok önemli değişiklikler olmuş. Kıtalararası menzile sahip silahlar, uçaklarla atılan 200-300 km menzilli füzeler, kitle tahrip silahları, terör faaliyetleri ve el yapımı patlayıcılar vb. asimetrik tehdit unsurları büyük önem kazanmış, hatta bazen ülkelerin hareketsiz kalmalarına neden olmuştur.

Klasik savaş yerini özel kuvvetler ve özel unsurlarla yapılan savaşlara bırakmış, devletler özellikle de global güçler topyekûn bir savaşın ya da iki devletin birbiriyle savaşmasının yıkım olduğunu görerek geçmişteki savaş yöntemlerinden vazgeçmeye başlamışlardır.

O zaman bu tür bir savaşa nasıl hazır olacağız? Yani bir taraftan ülke içinde oluşan silahlı muhalefet veya terör eylemleri, bunların dışarıdan gelen unsurlarla takviyesinin önlenmesi, halkın hazırlanması ve korunması nasıl sağlanacak?

Kitle tahrip silahlarına, hava taarruzlarına, füzelere karşı savunma için ne yapacağız, nasıl bir güç veya savunma yöntemi geliştireceğiz?

Ülkenin açık denizlerdeki menfaatlerini, münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığındaki haklarını nasıl savunacağız? Ticaret gemilerimizin kullandığı deniz yollarının, boğazlar ve geçitlerin emniyet ve güvenliğini nasıl sağlayacağız?

Milli çıkarlarımızı savunmak için nasıl bir caydırıcı güç oluşturmalıyız? Türkiye sadece bir kara gücü olarak mı kalmalı?

Türk milleti ülkesine yapılacak bir topyekûn saldırı için nasıl bir örgütlenme içinde olmalı?

Yukarıda sıraladığımız tüm ihtiyaçlar doğrultusunda belirlenecek tüm bu görevleri karşılayacak bir organizasyon oluşturmak, aynı zamanda bütçeyi uygun kullanmayı sağlar ve ekonomi üzerinde büyük bir baskı yaratmaz.

O zaman yapılması gereken bellidir. TSK’nın ağırlık merkezi Kara Kuvvetleri’nden Deniz ve Hava Kuvvetleri’ne kaymalı ve Kara Kuvvetleri daha ekonomik yöntemlerle görevini yapabilecek bir organizasyona yönlenmelidir.

Sonraki yazılarda da yukarıdaki sorulara yanıt vermeye çalışacağım.

ROMANYA DOSYASI : Romanya Dış İstihbaratının Başına ESKİ Dışişleri Bakanı Getirildi

Romanya dış istihbarat teşkilatı SIE’nin başına eski başbakan ve dışişleri bakanlarından Mihai-Razvan Ungureanu seçildi. Hükümet kanadının oylamayı boykot etmesine karşın eski başbakan 278 oy alarak göreve seçilmiş oldu.Romanya Cumhurbaşkanı…

Romanya dış istihbarat teşkilatı SIE’nin başına eski başbakan ve dışişleri bakanlarından Mihai-Razvan Ungureanu seçildi. Hükümet kanadının oylamayı boykot etmesine karşın eski başbakan 278 oy alarak göreve seçilmiş oldu.

Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis’in dış istihbarat şefliğine aday gösterdiği MihaiRazvan Ungureanu meclisteki dünkü oylama ile seçildi. İktidar partileri, Cumhurbaşkanı’nın adaylıkla ilgili kendilerine danışmaması ve görüşlerini almaması nedeniyle oylamayı boykot etti.

Hakkında yolsuzluk ve rüşvetten soruşturma açıldıktan sonra dizinden ameliyat olmak için gittiği Türkiye’den 15 gündür dönmeyen Başbakan Viktor Ponta ise adayın belirlenmesinde kendilerine danışılmadığını belirtti. Ponta, Cumhurbaşkanı’nın sözünde durmadığını ve sahtekarlık yaptığını iddia etti.

2004-2007 yıllarında dış işleri bakanlığı , 2007- 2012 yıllarında SIE başkanlığı ve 2012 yılında da başbakanlık görevlerinde bulunan Ungureanu seçildikten sonra yaptığı açıklamada "Cumhurbaşkanı, mevcut başbakan ve muhtemel yeni başbakan ile uyum içinde çalışacağım." dedi.

HRANT DİNK DAVASI : “Dink suikastini eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’ planladı !”

Fethullahçı Terör Örgütü adına Dink suikastini eski Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in planladığı ortaya çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve polis istihbarat birimleri, Dink suikasti ile Paralel Yapı arasındaki ilişkiyi ortaya çıkaran bir rapor hazırladı.

Raporda eski İstihbarat Şube Müdür Ali Fuat Yılmazer’in adı ön plana çıkıyor.

Hrant Dink cinayetinin üzerinden tam 8 sene geçti. Cinayetin sırları paralel operasyonuyla ortaya çıktı. Akşam gazetesinden Neslihan Keskin, paralelin cinayeti nasıl adım adım tasarladığını yazdı.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in ölümünün üzerinden 8 yıl geçti. Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde Ogün Samast tarafından kurşunlanarak can vermişti. Olayın perde arkasını soruşturan savcılık cinayetin perde arkasını aralamayı başardı.

Soruşturma kapsamında dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve eski İstanbul İstihbarat Müdürü Ali Fuat Yılmazer tutuklandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile polis istihbarat birimleri tarafından hazırlanan rapora Akşam gazetesi ulaştı.

C-5’TE PLANLADILAR

"C-5 isimli gizli büroda 6 yıl önce kanun ve mevzuat dışı gizlice oluşturulan bir birim olarak yapılması planlanan Ergenekon, Balyoz ve benzeri operasyonların alt yapısının hazırlandığı tespit edilmiştir."

SAMAST’I KAÇIRDILAR

"Ogün Samast’ın kaçmaması gerektiğini bilmesine rağmen, cinayet hazırlığı yapan örgüt hakem rolü oynamıştır. Yasin Hayal grubunu etkisiz hale getirmeyip, gruba operasyon yaptırmayarak Hrant Dink’i koruma yükümlülüğüne aykırı hareket etmiştir."

Ergenekon için Dink’i beklediler

Paralel’in pis işlerini yaptırdığı C/5 bürosu Ergenekon operasyonlarının hazırlık aşamasını Dink cinayetinin hemen sonrasına alarak ortamın durulmasını, gündemin bir süre daha Dink cinayetiyle meşgul kalmasını tasarladı. Dink cinayeti tüm gözleri ‘Milliyetçiler’e çevirecek, Ergenekon, cinayetle birlikte daha da kolaylaşacaktı.

Suikastte Paralel Devlet bağlantısı

Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülmesinin ardından açılan soruşturma, Paralel Devlet Yapılanması’nın Dink cinayetiyle olan bağlantısını ortaya çıkardı.

19 Ocak 2007
Hrant Dink 19 Ocak 2007’de Agos gazetesinin önünde gerçekleşen silahlı saldırıda hayatını kaybetti.

9 Şubat 2006
Santa Marina Kilisesi Rahibi Andrea Santaro 5 Şubat 2006’da vurularak öldürüldü.

2 Temmuz 2007
Samast’ın yaşının küçük olması nedeniyle kapalı gerçekleşen duruşmada,3 sanık serbest bırakıldı.

24 Ocak 2007
Gözaltına alınan Ogün Samast, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz tutuklandı.

25 Ekim 2010
13. duruşmada sanıklardan Ersin Yolcu ve Ahmet İskender’in tahliyesine karar verdi.

11 Şubat 2008
13. duruşmada, Yasin Hayal’in eniştesi Çoşkun İğci ve ağabeyi Osman Hayal tutuklandı.

17 Ocak 2012
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Yasin Hayal’in ömür boyu hapsine karar verdi.

25 Temmuz 2011
İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, Samast’ı, 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırdı.

24 Ekim 2013
Yakalama emri çıkartılan Erhan Tuncel, tanık koruma programına alındığını söyledi.

7 Ocak 2014
Hakkında yakalama kararı çıkartılan Osman Hayal ve Zeynel Abidin Yavuz tutuklandı.

24 Ekim 2014
Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, 17-25 Aralık operasyonunu hatırlatarak, davayı yeniden açtı.

Şubat 2014
Dink dosyası Savcı Yusuf Hakkı Doğan’a verildi. Doğan, görevinden ihraç edildi.

27 Şubat 2015
Emniyet Genel Müdürülüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek tutuklandı.

29 Mayıs 2015

Yılmazer, C-5 isimli gizli servisin başı olmakla suçlandı. Dink cinayeti C-5’te tasarlandı.

Kaynak: Akşam

DUYURU : ESKİ DONANMA KOMUTANIMIZ EMEKLİ ORAMİRAL NUSRET GÜNER’İN BASIN AÇIKLAMASI EK’TEDİR

1. 1 Haziran 2014 tarihinde, Twitter üzerinden takipçilerimle paylaştığım mesajlar nedeniyle, Genelkurmay Başkanlığı tarafından, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına hakkımda Suç Duyurusunda bulunularak,12 Eylül 2014 tarihinde ifadem alınmıştır. Üzerime isnad edilen suç, genel ifadelerle TSK Personelinin Komutanlarına olan güveninin ve Astlık-Üstlük münasebetlerinin zedelenmesi olarak belirtilmiş ve Askeri Ceza Kanunun ilgili maddesine göre 3 yıla kadar hapsim istenmiştir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, konuyu incelemiş ve 4 Kasım 2014 tarihinde, İfade Özgürlüğü ana gerekçesi ile Suçun oluşmadığına kanaat getirerek, Kovuşturmaya Yer Yoktur Kararı (KYK) vermiştir.

2. Genelkurmay’ın itirazı üzerine söz konusu KYK kaldırılmış; bu kez, yine, aynı Twitter Mesajlarım ilgi yapılarak, Suçun Vasfı Değiştirilmiş; 4,5 yıla kadar hapsimi öngörecek şekilde, iki kez cezalandırılmam talebi ile "Hakaret Suçu" isnad ettirilmiş; yeni suç iddiasına ilişkin ifademe başvurmak gereği dahi duymadan iddianame hazırlanmış ve söz konusu İddianame Mahkeme’ce kabul edilerek Dava açılmıştır.

3. Duruşma tarihleri aşağıda olup; Büyükçekmece’de Talimat gereğince ifademin alınacağını biliyor, esas Duruşmanın ise Ankara’da yapılmasını bekliyorum.

İstanbul Büyükçekmece, 8. Asliye Ceza Mahkemesi, 9 Haziran 2015 Saat 09.30
Ankara, 24. Asliye Ceza Mahkemesi, 13 Ekim 2015, Saat 09.30

4. Söylediğim herşeyin arkasında olduğumu, Savunma Avukatı’na gerek görmediğimi, Türk Milleti’ni temsil eden Mahkemenin Karar’ını Temyiz etmeyeceğimi, SAVUNMAMI SADECE TÜRK MİLLETİ’ne yapacağımı; 9 Haziran 2015 Salı Günü Büyükçekmece’deki Duruşmayı müteakip, saat 10.00’da, ilgilenenlere, Savunmama ilişkin açıklama yapacağımı bilgilerinize sunuyorum.

5. Bu mesajı göndermekten amacım; ilgilenebilecek Kişi ve Sivil Toplum Kuruluşları vasıtasıyla, Açıklamalarımın Türk Milleti’ne ulaştırılması ve Halkımızın konuya ilişkin bilgilendirilmesidir.

Saygılarımla

Nusret Güner
Oramiral (E)
T.C.’nin 45 nci Donanma Komutanı