Etiket arşivi: FETULLAH GÜLEN

FETULLAH CEMAATİ DOSYASI : 28 Şubat’ta tek Gülen’e dokunulmadı

Emniyet ve askeri istihbaratın 28 Şubat döneminde sadece Gülen Cemaatini takip etmediği ortaya çıktı. O dönemde cemaatleri takiple görevlendirilen Jandarma İstihbarat personeli Okan İşgör, İslami kesime yoğun şekilde baskı uygulandığı dönemde bir tek Gülen Cemaatine dokunulmadığını söyledi

28 Şubat döneminde İslami grup ve cemaatlerin takibiyle görevlendirilen Jandarma İstihbarat personeli Okan İşgör, Akit TV’de yayınlanan Arka Plan programında çarpıcı açıklamalarda bulundu. İslami kesime yoğun şekilde baskı uygulandığı dönemde Gülen Cemaatine yönelik takip ve operasyonel bir faaliyetin bulunmadığını söyleyen İşgör, “Gülen Cemaati dışındaki tüm cemaatleri takip ediyorduk. Şu an paralel yapı olarak adlandırılan Fetullahçılarla ilgili o dönem üstlerime rapor sundum ama dikkate alınmadı” dedi.

ONLAR HARİÇ HERKES İZLENİYORDU

Murat Alan ve Kenan Kıran’ın birlikte hazırlayıp sundukları Arka Plan programına konuk olan Okan İşgör “28 Şubat’ta zulüm gördük” diyen paralel yapıyı ters köşe yapacak açıklamalarda bulundu. Gülen Cemaatine yönelik baskı iddialarının safsata olduğunu anlatan İşgör, aksine paralel örgüte mensup polis, asker ve yargı mensuplarının yapıyı kamufle edip diğer STK ve cemaatlere operasyon yaptırdığını belirtti. İşgör, “Birçok yapının içine sızmıştık. Sadece Fetullah Gülen Cemaatini takip etmiyorduk. Bu durumu defalarca raporlamama rağmen herhangi sonuç alamadım.”

KENDİLERİNİ KAMUFLE ETTİLER

O dönem yürütülen İBDA-C, Hizbu’t Tahrir, Selam-Tevhit Örgütüne ilişkin operasyonların Paralel Yapı tarafından yürütüldüğünü belirten İşgör, “Paralel örgüte mensup savcı, asker, polis ve istihbaratçıların süzgecinden geçmeyen hiçbir soruşturma yoktu. 17 Aralık operasyonunu kurgulayan polis şefleri ve abileri o dönem ‘cambaza bak’ mantığı ile kendileri dışındaki tüm Müslümanları ifşa edip hedef durumuna getirdi” dedi.

FETULLAHÇI POLİSLER DOSYASI : “Gülen, Mehdi olarak algılanır”

90’lı yıllarda paralel örgüte sızan eski polis Hulusi Cemil Altınlı: Kimse açıkça söylemese de Fetullah Gülen cemaatte Mehdi olarak algılanır. Ondan gelen talimat başüstünedir. "Hizbullah’ı bitirin" talimatı da böyleydi

Gülen Örgütü’nün devletteki yapılanmasında uzun yıllar bulunan Hulusi Cemil Altınlı dün başlayan söyleşimizin ilk bölümünde 1998’de öldürülen Cevzet Soysal’la ilgili istihbarat çalışmasına Fethullah Gülen’den gelen talimat üzerine başladıklarını açıklamıştı. Altınlı’nın açıklamalarına göre Gülen, Hizbullah’ın cemaatle ilgili istihbarat topladığını öğrenince Güneydoğu’da görev yapan kendisine bağlı polislere "Hizbullah’ı bitirin" talimatı vermişti. Altınlı’nın, çok önemli açıklamalarda bulunduğu söyleşimizin devamı şöyle:

CEMAT KURGULU KAÇIRMA

Fethullah Gülen’den gelen talimat doğrultusunda Hizbullah Örgütü’nü çökertmek için hangi çalışmaları yaptınız?
Ve Gülen’den gelen talimatı size kim bildirdi?
Talimatı bize bildiren İstihbarat Şube Müdürü Cemil Ceylan’dır. Bu, Mehdi’den gelen talimat. Kimse açıkça söylemese de Gülen cemaatte Mehdi olarak algılanırdı. Mehdi’den gelen talimat baş üstünedir. Bunun üzerine Batman’da Cemil Ceylan ve Ahmet Akbal, aralarında benim de olduğum dört kişiye görev verdi. Görev şuydu: Önemli bir Hizbullahçı, cemaatin kurgusu ile kaçırılacak, işin arkasında cemaatin olduğunu bilmeyen ülkücü polisler tarafından sert sorguyla, yani işkenceyle sorgulanacak. Bu sorgudan elde edilen bilgilerle devlet bu kez resmi manada Hizbullah’a operasyon yapacak. Hatta Cemil Müdür, bizi bunun için odasına çağırdığında "Amir- memur ilişkisini şimdilik bir kenara bırakın. Zihin jimnastiği yapalım. Benim şahsi kanaatime göre bu örgüt devletin mevcut kanunlarıyla çözülmez, bitiremeyiz. Önce illegal sorgu yapmamız lazım. Alacağımız kişiyi -hatta inek tabirini kullandı- sütünü kesilinceye kadar sağacağız, sonra legal operasyon için düğmeye basacağız" demişti. Kurgu buydu. Sert sorguda ise (Tabii bunu biz yapmayacağız. Terör Müdürü Ahmet Akbal’ın talimatı ile faili meçhuldeki ülkücü ekip yapacak, orada da doğrudan cemaati topa sokmuyorlar) elektrik verme, tırnak sökme gibi yöntemler kullanılıyor. Sadist ruhlu polisler var bu işi yapan. Biz sadece keşif istihbarat yapıp hedef şahsın evden çıkış saatini vereceğiz ve JİTEM’ci süsü vermek için yeşil parka giymiş bu sorgucu ekip meşhur Beyaz Toros’la gelip adamı kaçıracaklar. Bu zihin jimnastiği sırasında kimi kaldıralım, polis deyimiyle ‘paket yapalım’ diye düşündük. Önce aklımıza Ahmet Seyidoğlu geldi. Hizbullah’ta çok etkili biri. Lider pozisyonunda örgütte. Kaçırınca götüreceğimiz yer de belli. Emniyet İstihbarat’ın örtülü ödeneğinden tek katlı bir müstakil ev kiralanmıştı. Evde faili meçhul ekibinde yer alan Cemil Köroğlu kalıyordu. Orada tutulacaktı ve Beşiri kırsalı bölgesinde Muammer Komiser’in iyi bildiği kuş uçmaz kervan geçmez, hatta PKK’nın geçiş koridorunda bulunan tenha yerlerde sorgulanacaktı hedef şahıs. Ben Beyaz Ford minibüste, emniyetin obzervasyon aracında Seyidoğlu’nun evden giriş çıkışını takip ettim, üç korumayla geziyordu. Bu nedenle onu almaktan vazgeçtik. Sonra Ahmet Aslangiray adlı bir şahısta karar kıldık. Bu da Hizbullah’ın üst düzey isimlerinden. Bunun da koruması vardı, bundan da vazgeçtik. Ardından Batman’ın Hürriyet Mahallesi’nde yaşayan Sofi Sıddık Öz’de karar kıldık. Ufak tefek biriydi. Takipten sonra bizim ekip birkaç saniye içinde bunu Beyaz Toros’a atıp götürdü. Sonra faili meçhul ekibine teslim ettiler. Sofi Sıddık’ı tek katlı müstakil eve götürüp bağlamışlar. Ama adam gece bağdan kurtulup kaçmış ve Hizbullah’a da "Beni JİTEM kaçırdı, ben ellerinden kurtuldum" diye anlatmış. Bunun üzerine Sofi Sıddık’ı bir örgütçünün evine yerleştirmişler. Sofi Sıddık evde Hizbullahçı’nın kız kardeşine sarkıntılık etmiş. Bunun üzerine adam olayı Hüseyin Velioğlu’na taşımış. "Bu ne biçim cemaatçi, benim namusuma göz dikiyor" diye. JİTEM’den kaçtığını söylediği için zaten mimli olan ve ajan olarak görülen Sofi Sıddık’ı Hizbullah bu olaydan sonra işkenceyle sorguladı ve öldürüp domuz bağıyla gömdü. Hatta sonra cesedi de bulunmuştu. Sofi Sıddık’ı elimizden kaçırdığımız kötü oldu ama sonuçta kasti değildi. Cemil ve Ahmet Müdürler "Yeni birini kaçıralım" dediler. Böylece Cevzet Soysal’da karar kılındı.

‘CEMAATÇİLER YALAN SÖYLÜYOR’

Cemil Ceylan ve Ahmet Akbal savcılıktaki ifadelerinde sizin para sıkıntısı çektiğinizi, hatta cincilikle uğraştığınızı söylediler ve tüm itiraflarınızın yalan olduğunu iddia ettiler. Buna ne diyorsunuz? Bakın, ben her söylediğimin arkasındayım. Bu olayın beni mağdur edeceğini bile bile ben bu işe girdim. Ben cemaatte bulunduğumu da inkâr etmiyorum. Ama devlet çizgisinden ayrılmadım. Hatta bu yüzden cemaat beni hedef seçti, aylarca hapis yatırdı. Beni mesleğimden etti. Dediğim gibi ben her söylediğimin arkasındayım. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakanlığı döneminde "Paralel Devlet konusunda kim ne biliyorsa savcılıklara açıklasın" dediği için ben bildiklerimin yarattığı vicdan azabının yükünden biraz olsun kurtulma niyetiyle devletin savcısına gittim. Bilmediğim konuda bir şey söylemem. Ama bildiğim konulardan yüzde yüz eminim, vicdanen de müsterihim. Bakın sorduğunuz üzere Cemil Müdür, benim cinciliğe meraklı olduğumu söylemiş. Cincilikle istihbarat faaliyeti yaptığımı ima ediyor hatta. Bunu beni itibarsızlaştırmak için cemaatin üst yönetiminden gelen talimat doğrultusunda yapıyor. Cinci dediği hocayı ben kendisiyle tanıştırdım. Üstelik kendisinin isteğiyle… Cinci falan değildir. Siirt merkezde Beşir Hoca diye biri vardı. Kalp gözü açık, muhterem birisiydi. Ben Cemil Ceylan’la tanıştırdım. Şimdi çıkmış adama cinci diyor. Yalan söylüyor. Cemaatçiler yalan söylüyorlar.

‘SAHTE PLAKALI BEYAZ TOROS’LA KAÇIRILDI’

Sizin söylediklerinizi ispatlayacak en önemli delil Cevzet Soysal’ın cesedinin söylediğiniz bölgede bulunması. Cesedin yerini bulmak için soruşturma makamları nasıl bir yol izlemeli sizce? Faili meçhul ekibinde olan Komiser Muammer Şahin bölgede askerlik yaptığı için Cevzet Soysal’ın gömüldüğü yeri çok iyi biliyor. 2012’de emniyetten ayrılmış. Şimdi bir özel okulda güvenlik danışmanı olarak çalışıyor. Bilal Özdal, İbrahim Turan ve Cem Köroğlu’nun halen polislik yaptığını biliyorum. Bu ekipte konuşma ihtimali en yüksek olan kişinin adını ben Fuzuli (Aydoğdu) Başsavcı’ya verdim. Bizim istihbarat ekibinde ise Aydın Mimir ve Ömer Kesinci vardı. Cemil Müdür’ün altındaki amirimiz dediğim gibi Fatih Karataş’tı. Bunlar konuşmalılar. Öte dünyaya bu vicdan azabı yüküyle gidemezler. Sofi Sıddık’ı ve Cevzet Soysal’ı kaçırdıkları Beyaz Toros’un sahte plakası bile aklımda. 06 MTM 11. Bu sahte plaka Ankara’dan getirilmişti. Bu işlerde genelde İstanbul, Ankara plakası kullanırdık Batman’da. Her ikisini de kaçırırken yeşil parka giydiler ve kar maskeleri taktılar.

YARIN: CEVZET SOYSAL’IN MEZARI İKİ KEZ KAZILDI – GÜLEN CEMAAT POLİSLERİNE ‘VİCDAN AZABI DUYMAYIN’ DEDİ

FETULLAHÇI POLİSLER DOSYASI : İnfaz emri Gülen’den

Devletin emriyle uzun yıllar Paralel Yapı’nın içinde olan istihbaratçı Hulusi Cemil Altınlı olay yaratacak açıklamalarda bulundu. Altınlı, Cevzet Soysal cinayetinin emrini bizzat Gülen’in verdiğini söyledi: Gülen, Hizbullah’ın kendi örgütünü araştırmasına kızdı. ‘Onları bitirmek için ne gerekiyorsa yapın’ dedi.

Adı Hulusi Cemil Altınlı. 1972 Giresun doğumlu. 1993’ten 2005’e kadar Emniyet Teşkilatı’nın istihbarat birimlerinde polis memuru olarak görev yaptı. Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı ile Batman, İzmir, Siirt ve Edirne Emniyet Müdürlüğü’nün istihbarat şubelerinde yasadışı örgütlere bakan C masasında çalıştı. 1990’lı yıllarda Batman ve Diyarbakır gibi illerde etkin olan Hizbullah Örgütü’nün askeri kanadı konusunda uzmanlaştı. Altınlı’yı önemli kılan husus, Emniyet’teki görevinin yanı sıra 1990’lı yıllarda Gülen Örgütü içinde bulunması. Altınlı’yı Gülen Örgütü’ne sızdıran da devlet. Altınlı, cemaate sızma talimatını Emniyet eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’dan aldı. Cemaate girdikten sonra ‘abilerin’ güvenini kazandı. Cemil Altınlı, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) çalışanı Cevzet Soysal’ın infaz edilmesi başta olmak üzere Türkiye’nin yakın tarihinin karanlıkta kalmış olaylarına ilişkin önemli sırlara vakıf biri. Altınlı, Gülen Örgütü’nün karıştığı Cevzet Soysal cinayetine ilişkin bildiklerini 17 yıl boyunca sakladı. Bu sırrın yarattığı vicdan azabı altında ezildiğini, dört gün boyunca yayınlayacağımız röportajda göreceğiniz üzere kendisi söylüyor.

KUMPASLA HAPİS YATTI

Altınlı, Batman’da Gülen Örgütü’nün kendisine olan güvenini sarsan, hatta örgüt içindeki bir ajan olduğu izlenimini uyandıran davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle cemaat tarafından hedef seçildi. 2004’te tutuklandı, 2005’te Balyoz Davası’na da bakan Hâkim Rüstem Eryılmaz’ın üye olduğu Özel Yetkili Mahkeme tarafından görevi kötüye kullanmaktan bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Davanın duruşmalarında Zekeriya Öz gibi ‘meşhur’ savcılar da görev aldı. Altınlı’ya, memuriyetten men edilmesi için iyi hal indirimi uygulanmadı. 2004-2005’te sekiz ay cezaevinde kalan Altınlı, 2009’da bildiklerini Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) anlatacağı endişesiyle cemaat tarafından tekrar tutuklandı. Organize suç örgütü kurmak ve yönetmekten yargılandı. Beraat etti ama bu arada 10 ay daha hapis yatmış oldu. Ardından eski cezası kapsamında 24 gün daha cezaevinde kaldı. Böylece toplam 19 ay yatmış oldu. 2010 yılında cemaatin yasadışı faaliyetlerini ifşa eden Haliç’te Yaşayan Simonlar / Dün Devlet, Bugün Cemaat adlı kitabın yazarı polis şefi Hanefi Avcı, Cemil Altınlı’nın devletteki cemaat örgütlenmesini en iyi bilen isimlerden biri olduğunu savcılığa bildirdi. Ve Altınlı’nın ‘gizli tanık’ statüsünde ifadesinin alınmasını istedi. Ancak o dönemde cemaat yargısı bunu engelledi. Altınlı, akrabası olan Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun’un İn kitabında yer alan yeni bilgilerle açılan Cevzet Soysal’ın öldürülmesi soruşturması kapsamında savcılığa ifade verdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fuzuli Aydoğdu’nun yürüttüğü soruşturma kapsamında 14’ü polis 19 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Soruşturmada başşüpheli Fethullah Gülen’di. Gülen’in yanı sıra soruşturmanın şüphelileri arasında Sabah’ın polis memurlarından sorumlu Emniyet imamı ve Alevilerden sorumlu imam olarak haberini yaptığı Süleyman Uysal da vardı. Uysal yurtdışına firar ettiği için yakalanamadı. Yine yurtdışında olan Bahattin Karataş da gözaltına alınamadı. Gözaltına alınan 16 şüpheli için de tutuklama talep edilmedi, tüm şüpheliler serbest bırakıldı. Aralarında 1998’de Batman İstihbarat Şube Müdürü Cemil Ceylan ile Terör Şubesi Müdürü Ahmet Akbal’ın da bulunduğu tüm şüpheliler suçlamaları reddetti. Ancak Hulusi Cemil Altınlı, Cevzet Soysal cinayetine ilişkin ifadelerinde ısrarcı. Ve bu olayla ilgili bildiklerini ilk kez Sabah gazetesine açıkladı. Altınlı’ya pek çok soru yönelttik. Söyleşi 7 saat sürdü. Altınlı, bütün sorulara çelişkiye düşmeden, bildiği kısımları net ifadelerle anlatarak yanıt verdi. Altınlı’nın güvenilir tanıklığının hem Paralel Devlet Yapılanması’nın, hem Cevzet Soysal cinayetinin bilinmeyenlerinin aydınlatılması açısından önemli olduğunu düşünüyoruz.

* Cemil Bey, önce savcılığa verdiğiniz ifadelerden başlayalım. Siz Cevzet Soysal cinayeti konusunda bugünedek hangi savcılıklara ifade verdiniz ve ifadelerinizde neler söylediniz?
Benim ifademe İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fuzuli Aydoğdu başvurdu. Ankara’da ifade verdim ama orada Cevzet Soysal olayından bahsetmedim. Birkaç gün önce de Batman Savcılığı şüpheli sıfatıyla ifademi almak istediği için İzmir’de talimatla ifade verdim. Olayı açığa çıkaran benim, gizli tanık yapılmam savcılığın inisiyatifinde olduğu halde bu yapılmadı. Sorumlular tutuklanmadığı gibi benim şüpheli olarak ifademe başvuruldu. Olayı ifşa eden kişi olduğum halde ihalenin bana kalmasından da endişe etmiyor değilim açıkçası. İfadelerimde size birazdan detaylarıyla açıklayacağım üzere Cevzet Soysal cinayetini anlattım.

MESAJ, ‘TALİMAT’ DEMEK

* Okuyucularımızın net anlaması için olayı baştan alalım. Batman’da görevliyken bir Hizbullahçı’yı kaçırıp işkenceyle sorgulama fikri nasıl doğdu? Burada amaç neydi?
Ben 1998’de Batman İstihbarat Şube’de göreve başladım. Cemil Ceylan Şube Müdürü idi. Beni Hizbullah masasına verdi. Amirimiz Başkomiser Fatih Karataş’tı. Bahattin Karataş’ın kardeşidir. Hizbullah’ın Gülen Cemaati’yle ilgili istihbarat topladığı, 1998’in ikinci yarısında Diyarbakır’daki operasyonlarda ele geçirilen dokümanlardan anlaşıldı. Emniyet, o dönemde Diyarbakır Ergani ve Elazığ Maden yöresinde Hizbullah’ın hücre evlerine yönelik çalışma yapıyor. Baskınlarda ele geçirilen dokümanlarda Hizbullah’ın Gülen Cemaati ile ilgili istihbarat çalışması yaptığı görülüyor. Ama bürokrasideki gizli yapılanmayla ilgili değil. Çünkü onu zaten bilemezler, Emniyet’tekiler bile bizi bilmiyordu. Ama yasal kanatla ilgili, yani dersaneler, okullar, öğretmenler, belletmenlerle (yurt sorumlusu) ilgili istihbarat çalışması yapıyormuş Hizbullah. Bu bilgi silsileyle Fethullah Gülen’e gidiyor, o zaman daha Altunizade’de. Gülen hiddetleniyor. ‘Abiler’ bize bir mesajı getirdiler ki bu mesaj talimat anlamına geliyor.

HİZBULAH’A BEDUA
Cemaat abisi ‘Fethullah Hocaefendi’nin sizlere selamı var. Arkadaşların gözlerinden öperim’ dedi ve şu mesajı iletti: Bu Hizbullah’ın Allah belasını versin. O bölgede görev yapan arkadaşlardan hassaten ricamdır, bu örgütü bitirmek için ne gerekiyorsa yapsınlar. Eğer ellerinde yetki olduğu halde yapmazlarsa Ahiret’te iki elim yakalarında olur. Bunun üzerine Hizbullah’la ilgili çalışma yapmaya başladık.

‘CESEDİN OLDUĞU MINTIKAYI BİLİYORUM’

* İfadenizde Fetullah Gülen’den gelen emir doğrultusunda İstihbarat Şube Müdürü Cemil Ceylan ve Terör Şube Müdürü Ahmet Akbal’ın talimatıyla kendisine JİTEM’ci süsü vermiş polisler tarafından öldürüldüğünü söylemiştiniz. Cevzet Soysal’ın cesedinin gömülü olduğu yeri biliyor musunuz?
Ben infaz değil, keşif istihbarat ekibindeydim. Yani infaza tanık olmadım, cesedin gömüldüğü yeri tam olarak bilmiyorum. Ama mıntıkayı biliyorum. Batman’da Güvercin Köyü’nün Beşiri kırsalına doğru Doğu veya Kuzeydoğu istikametinde bir yerde olduğu kesin. Cesedin yerini tam olarak bilenler şu kişilerdir: Soysal’ı işkenceyle sorguladıktan sonra kendisini sesinden tanıdığı gerekçesiyle boynunu kırarak öldüren Battal kod adlı (Sorguda kod isim kullanılır) polis memuru Bilal Özdal. Ayrıca polis memurları İbrahim Turhan ve Cem Köroğlu ile onların başındaki amir Muammer Şahin. Bu kişiler Batman Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde kurulmuş Faili Meçhul ekibinde yer alıyorlardı. Hiçbiri cemaatçi değildi, ülkücü kökenli kimselerdi. Talimatın cemaatten geldiğini bilmeksizin bu infazı gerçekleştirdiler. Ve infazdan sonra müdürlüğe gelip Cemil ve Ahmet Müdür (Ahmet Akbal ve Cemil Ceylan) ile bize ve Başkomiser Fatih Karataş’a cesedin gömülü olduğu yerin bu mıntıkada olduğunu bildirdiler. O bölgeyi bilirim, şimdi gitsem mıntıkayı elimle koymuş gibi gösteririm. Ama mezarı bulmak için bu kişilerin tanıklığı gerekiyor. Bu kişilerden birine güvence verilirse -hatta kime güvence verilebileceğini de savcıya söyledim- mezarın yerini gösterirler.

KOZMİK FAALİYET TANIĞI

Hulusi Cemil Altınlı paralel örgüte sızarak ‘abilerin’ güvenini kazandı ve imamlığa yükseldi. Bu dönemde örgütün Diyarbakır ve Batman’daki kozmik faaliyetlerinin birinci derece tanığı oldu.

TAHŞİYE ÖRGÜTÜ DOSYASI : Gülen’in sözleri istihbarat raporunda

Tahşiye grubuna kumpas soruşturmasında yeni gelişme. Gülen’in sohbet videolarında söylediği sözler Emniyet’in istihbarat raporlarına girmiş.

Star gazetesi İşte "Fetö’nün resmi belgesi" başlıklı manşetine taşıdığı haberde Elazığ İl Emniyet Müdürlüğü’nün raporu yer alıyor.

Söz konusu raporun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nca yürütülen Tahşiye grubuna yönelik kumpas soruşturmasında ortaya çıktığı belirtiliyor.

Emniyet müdürlerinin 2009 tarihli istihbarat raporunda Fethullah Gülen’in “İrtica Paranoyası ve Duanın Esası” sohbetini talimat alarak 37 ilin istihbarat müdürlerine rapor ettiği iddia edildi.

Gülen’in ‘emir veren’ bir emniyet mensubu gibi değerlendirilerek hazırlanan raporla, Tahşiye grubu işaret ediliyor. Rapor, dönemin Elazığ İstihbarat Şube Müdürü Abdullah Turgut imzalı.

İŞTE O İSTİHBARAT RAPORU

Emniyet raporundaki şu ifadeler dikkat çekiyor: “Fethullah GÜLEN’in yakın zamanda internet sitesinde yayınlanan İRTİCA PROVASI konulu konuşmasında Radikal Tahşiye Grubu’nun da içinde bulunduğu bazı art niyetli gruplar ile ilgili olarak ‘Tahşiye diye bir şey icat edebilirler, Allah korusun… Ellerine Kalaşnikofları verirler. İki yerde eylem yaptırıp, demek ki fırsat bulunca bunlar da silaha sarılabilirler, derler. Yeni bir irtica yaygarası koparabilirler’ şeklinde söylemleri üzerine Tahşiye Grubu içinde bir panik havasının yaşandığı, grup lideri Mehmet Doğan tarafından il sorumlularına “… kendilerine sorulduğunda Molla Muhammed’i tanımıyoruz” şeklinde beyanda bulunmalarını istediği” belirtiliyor. Rapor, sonra şu ifadelerde devam ediyor:

GÜLEN TAKDİR EDİLİYOR

“Yaşanan bu süreçle ilgili olarak H. Y grubunun ilimizde bulunan kanaat önderleriyle yapılan görüşmede, ‘M. Fethullah GÜLEN’ in yaptığı konuşmanın zamanlama ve içerik olarak çok isabetli olduğunu, polisiye tedbirlerle çözülemeyecek bir konun yüzde seksen çözüme ulaştığını, ilerleyen süreçte Tahşiye Grubu’nun irtica bağlantısı ile ilgili kamuoyunda çıkarılabilecek art niyetli haberlerin ve izleyebilecekleri harekat tarzının M.Fethullah GÜLEN’ in bu konuşması ile deşifre edildiği’ şeklinde görüş beyan ettikleri hususunu bilginize arz ederim. İstihbarat Şube Müdür Vekili Abdullah Turgut”

FETULLAH CEMAATİ DOSYASI : Gülen devletin kalbine nasıl sızıyor ?

Gülen devletin kalbine nasıl sızıyor?

Genelkurmay İstihbarat Eski Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Fethullah Gülen cemaatinin MİT, TSK ve Emniyet’e sızma planlarını anlattı.

Yasin Topaloğlu ve Hasan Yılmaz’ın beraber yazdığı röportaj kitabı "Dikkat Cemaat Çıkabilir/ Kozmik Oda", Gülen örgütü hakkında çarpıcı iddialarda bulunuyor.

Ergenekon Davası kapsamında tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konan Genelkurmay İstihbarat Eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin ile yapılan konuşmalardan oluşan kitap, Paralel Yapı’nın TSK‘ya, MİT‘e ve Emniyet’e nasıl sızdığını ve orduya nasıl kumpas kurduğunu detaylı bilgilerle gün ışığına çıkarıyor. Pekin, yaptığı analizlerde çözümün de Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu sözlerine ekliyor.

Kitapta İsmail Hakkı Pekin’in anlatımıyla dikkat çeken kısımlar şöyle;

Cemaat’in nasırına İlker Başbuğ bastı

Cemaatin nasırına ilk 2009’da İlker Başbuğ Harp Akademileri’nde yaptığı bir konuşma ile bastı. Burada isim vermeden cemaate tenkitte bulunmuştu. Bundan sonra zaten Albay Dursun Çiçek’i sanık durumuna düşürdükleri ‘Cemaati ve AKP’yi bitirme planı’ ve ‘internet andıcı’ gibi suçlamalar ortaya çıkmaya başladı.

"FİDAN GÖREVE GELİNCE BAYAĞI TEMİZLEDİ…"

Cemaat’in MİT içinde de uzantıları olabilir. Ama Hakan Fidan Mayıs 2010’da göreve geldikten sonra Cemaat mensuplarını bayağı temizledi. 2010 yazında TSK’dan bir evrak basına sızdırılmıştı. Konuyu görüşmek için Hakan Fidan’a gittiğimde bana "Bizim cemaatçiler mi yapmış" diye sormuştu. Benim sorduğum konuyla ilgili belli ki bilgisi vardı.

"BÖYLE İNSANLAR YURDIŞINA GÖNDERİLMEMELİ"

Türkiye’nin en büyük hatalarından biri Öcalan’ın 12 Eylül 1980’den sonra Bekaa Vadisi’ne kaçmasına göz yummasıdır. Öcalan o zaman Türkiye’de kalsaydı çok daha farklı olabilirdi. Yurt dışına kaçmasaydı başkaları tarafından kullanılmasının önüne geçilebilirdi. Bekaa Vadisi’ne gittiği andan itibaren Suriye ve başka ülkeler tarafından kullanıldı. Aynı şekilde Fethullah Gülen’in yurtdışına çıkışı da önlenmeliydi ve Türkiye’de kalmalıydı. Bu tip insanların yurtdışına gitmesine sebep olmak, sürgüne göndermek yanlış. Çünkü başkasının kontrolüne geçiyorlar ozaman.

TSK’YA SIZMA YÖNTEMLER NASIL?

Fethullahçıların TSK’ya sızma yöntemlerinin aynısı Irak ordusunda da vardı. Biliyorsunuz Irak ordusu 2003 yılındaki ABD işgalinde savaşmadı. Hatta bunun başında da Saddam’ın kızlarından birinin eşi olan Hüseyin Kemal vardı. Kesnizani tarikatı denilen bir cemaatin başıydı. Ve bu cemaat İsrail ile bağlantılıydı. Cemaati ordu içinde yaydılar. Sonuçta Amerikan işgalinde Irak ordusu savaşmadı ve dağıldı.

Bazı cemaatler böylesine etkili. Gülen cemaati de böyle. Bu cemaatin liderine MİT, Genelkurmay, Emniyet, Yargı, Bakanlık ve MASAK’taki elemanlarından istihbarat yağıyor. İngiliz, İsrail ve Amerikan istihbarat örgütleri de cemaate işine gelen haberleri servis ediyor.


"TAYYİP BEY’E BİR ŞEY OLMADAN…"

Casusluk şebekesine dönen bu yapıyla mücadelenin devam etmesi lazım. Tayyip Bey’e birşey olmadan bu mücadeleyi halletmesi lazım. Yoksa bu insanlar tekrar güçlenir. Cemaat öyle hafife alınacak bir tehdit değil. Hasan Sabbah benzetmesi çok yerinde. Öylesine tehlikeli, dünya çapında yaygınlaşmış ve kullanılmaya müsait.

FETULLAH CEMAATİ DOSYASI : Gülen’in en yakınındaki isimden şok i tiraflar

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Başsavcılığa gönderdiği gizli raporda, Fethullah Gülen’in en yakınında bulunmuş ve raporda adı X olarak kodlanan isim çarpıcı ifşaatlarda bulunuyor. Rapora göre, "Paralel Yapı devleti ele geçirmeye çalışan bir terör örgütüdür. Bu örgüte, hükümete yönelik faaliteyetleri için CIA ve FBI ders verdi" denildi.

Emniyet Genel Müdürlüğü, Fetullah Gülen’in liderliğini yaptığı Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile ilgili gündeme damgasını vuracak "GİZLİ" ibareli bir rapor hazırladı. 9 Mart 2015 tarihli rapor Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği talimat üzerine hazırlandı. Talimatta Gülen’in liderliğini yaptığı PDY’nin bir terör örgütü olup olmadığı soruldu. Başsavcılık, Emniyet’ten, konunun incelenmesi ve bir rapor hazırlanmasını istedi. Gelen talimat üzerine 53 sayfalık kapsamlı bir rapor hazırlayan Emniyet’in Başsavcılığa gönderdiği Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çatalkaya imzalı 543-40025 sayılı dosyada şok detaylar yer aldı.

GÜLEN’İN EN YAKININDAKİ KONUŞTU

"Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet yapılanması (FETÖ/PDY)" konulu rapor 4 başlıktan oluştu. Raporun başlıkları "FETÖ/PDY", "Terörizm ve genel hususlar", "ayrıntılı inceleme", "netice ve kanaat" şeklinde sıralandı. Raporda Gülen’in en yakınında bulunmuş, ancak ismi gizli tutularak X olarak kodlanan bir ismin ifşaatlarına geniş yer ayrıldı. Gülen’in en yakınındaki ismin anlattığı okuyanları şok eden detaylar şöyle:

BAY X’TEN GÜLEN TERÖR ÖRGÜTÜ: Devletin resmi kurumlarındaki yapılanmayı kendi tabiri ile Necatibey caddesindeki evdeki toplantıda şöyle söylemişti: "Bir gün bana Ankara’da bin evimiz olduğunu söyleyin, devleti paçasından şöyle bir tutacağım, devlet uyandığında yapacağı hiçbir şey kalmayacak. Bir kere vuracağız tam varacağız" demişti.

CIA VE FBI’DAN EĞİTİM: CIA ve FBI tarafından hükümete yönelik faaliyetlerine ilişkin kültür merkezlerinde alt kadroya eğitim verdi. Bunun en iyi örneği 17 Aralık operasyonudur. Bu girişim tamamen hükümeti ortadan kaldırarak devletin tüm kurumlarıyla zayıf düşürmek amacını taşımaktadır.

GÜLEN PİŞMAN OLMUŞ: Fetullah Gülen’in çevresindekilere 17 Aralık sürecine ilişkin "Keşke şimdi yapmasaydık" dediğini duydum. Bu operasyon başarılı olsaydı Gülen yurda dönecekti. Bu başarısızlık cemaatin Amerika ve İsrail nezdinde prestij kaybetmesine neden olmuştur.

ERDOĞAN’I ÖLÜMDEN FİDAN KURTARDI: MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yerine emniyet kökenli R. getirilerek dış güçlerin ve paralel yapının hedefleri doğrultusunda hizmet ettirilmek istenmiştir. Tayyip Erdoğan rahatsızlandığı zaman cemaate ait bir hastaneye yatırıldığını duyan Hakan Fidan, hızlı bir şekilde hastaneye yetişip ameliyata mani olmuş ve paralel yapının yapmak istediği tehlikeli sonuca engel olmuştur. Bu nedenle Paralel yapı ve İsrail’in sevilmeyen adamı Hakan Fidan olmuştur.

DÜNYAYI FETHEDECEKTİ! : Fetullah Gülen (Necatibey caddesindeki evde) 5. katta yapılan bir toplantıda bizlere "Allah izin verirse bir gün gelecek bu dünyayı fethedeceğiz ama önümüzde Bedirler, Uhudlar var, çetin geçeceğimiz yollar var. Akan kanlarımıza rağmen arkadan gelenler aynı yoldan devam edecektir" diyerek bizleri motive etmiştir. İletişim ağı kurmada Ulak sistemini Humeyni modelinden almıştır.

TATBİKAT İÇİN NOT KÂĞITLARINI YEDİRİR: Ben sorumlu bir kişi olarak talimatları Gülen’den alırım. Hiçbir adım Gülen’in onayı olmadan olmaz. Hoca gündemle ilgili gerekli talimatları verir. Talimatlarını yenilebilir küçük kâğıtlara yazdırırdı. Sanki polis baskını varmış gibi tatbikat yaptırılır not kaâğıtları bize yedirilirdi.

AMERİKA’YA RAPOR: 96 ve 97 yıllarında CIA’dan emekli olmuş ve hala görevde olanlardan bazıları gelerek Türkiye’nin, Orta Asya’nın MR’ını çektiler. Ayrıca cemaatin bölgedeki gücünün tespitini yaptılar ve bizler bunları gezdirdik onlara yardımcı olduk. Akabinde bunları rapor haline getirip Amerika’ya gittiler. Gülen kendi ağzından cemaat sayesinde Amerika’nın bir kapı araladığını söylemiştir.

GÜLEN OKULUNDA CIA AJANI: Cemaate ait yurt dışındaki okullarda CIA görevlileri de öğretmen olarak çalışır. Amerika’da Ortadoğu ve Türkiye masasında Yahudi görevliler var. Gülen bu masalar tarafından sorgulandığını bizzat bana anlatmıştır. Amerika hangi ülkeyi terör örgütü ilan ederse Fetullah Gülen’i çağırarak deklare etmesini istiyordu.

BÖCEKLERİ KOYANLAR BUNLAR: Emniyet Genel Müdürlüğü üzerinde dinleme merkezi kuranlar, Başbakanın ofisine böcekleri yerleştirenler, herkesi dinleyerek fişleyenler, herkesi kameraya çekenler bunlardır. Bunların sıradan bir teknoloji ve stratejiyle çalıştığını düşünmeyin.

BU GAZETEYİ ÇIKARTMAYIN: Zaman gazetesinde, 28 Şubat sürecini destekleyen, Erbakan ve hükümet aleyhinde yazılar yazılmıştır. Fetullah Gülen, Erbakan’ın istifaya direnmesi sürecinde 5. Kat toplantısına geldiğinde elinde Zaman gazetesini oradakilerin yüzüne fırlatarak "Bir hükümeti bile deviremeyen bu gazeteyi çıkartmayın" demiştir.

DOSYADA Kİ ŞOK DETAYLAR

Emniyet’in Başsavcılığa yolladığı dosyada Bay X’in gündem yaratacak ifşaatları:

Paralel yapıya CIA ve FBI eğitim verdi.

Erdoğan’ı paralel hastaneye yatırıp öldüreceklerdi, Fidan kurtardı.

Gülen imamlara not kâğıdı yediriyordu.

Paralel modeli Humeyni’den aldı.

Gülen darbe yapamadı, İsrail ve ABD’nin gözünden düştü.

Okullarda öğretmen olan CIA ajanları var.

Tankların Gülen için yürümesini bekleyenler var.

Gülen’in gizli arşivi ortaya çıktı.

AÇTIĞI DAVALARA RET KARARI ÇIKTI

Fetullah Gülen’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’a açtığı hakaret davaları reddedildi. Gülen’in, çeşitli tarihlerdeki konuşmalarında "kişilik haklarını ihlal ettiği" iddiasıyla Erdoğan’a açtığı manevi tazminat davası reddedildi. Yine bir gazetede yer alan röportajında kendisine iftirada bulunduğu iddiasıyla Bakan Işık’a açtığı 50 bin liralık manevi tazminat davası da reddedildi.

TANKLAR GÜLEN İÇİN YÜRÜSÜN

Zaman zaman askeriye içindeki cemaat elemanları ile esnaf ağabeyleri bir araya gelirdik. Hem onlar biraz tatil yapmış olurdu hem de biz onlara işin manevi boyutunu anlatırdık. O zaman Fetullah’ın askere tavsiyesi şu olurdu. "Siz benim Bedir’imin, Uhud’umun Hamza’ları ve Ali’leri olarak yetişiyorsunuz" derdi. 30 yıldır askeriye içinde Fetullah hocanın emriyle bir gün tankları yürüteceğiz diye bekleyen kişiler var. Hava ve deniz cemaat yapılanmasının daha çok yerleştiği yerlerdir.

BUNLAR DA EMNİYET’İN TESPİTLERİ

Gülen’in en yakınındaki X kişinin anlatımlarına değinilen raporda Gülen cemaati ile ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü’nün analiz ve tespitlerine de yer verildi:

Örgütün özellikle TSK, Emniyet, yargı, MİT, mülkiye ve bürokrasideki örgütlenmesi ile yasadışı faaliyetleri muhtelif tarihlerde resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla devlet arşivine girmiştir.
Fetullah Gülen, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını tespit emiş, bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir.

FETÖ/PDY örgütlenmesi gizlilik, hiyerarşik yapılanma, pelür kâğıtları ile haberleşme, özgeçmiş raporu verme ve kodadı kullanma gibi özellikleriyle yasadışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullanmaktadır.

Örgüt, Emniyet teşkilatındaki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra buradaki gücünü operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başlamıştır.

Örgüt, coğrafi, sektörel ya da kurumsal anlamda imam olarak ifade edilen sorumlulardan oluşan hiyerarşik bir düzene sahiptir. FETÖ/PDY mensuplarınca "Kâinat imamı" ve "mehdi" olarak kabul edilen Fetullah Gülen’in liderliğini yaptığı örgüt; danışma kadrosu, kıta imamları, ülke imamları, bölge imamları, il imamları, ilçe imamları, esnaf imamları, semt imamları, ev imamları üzerinden örgütlenerek tabana yayılmıştır.

Mülki idare, emniyet, TSK ve yargı için öğrenciler özellikle 4 kişilik gruplar halinde hazırlanmakta ve diğerleriyle iletişimi mümkün olduğunca sınırlanmakta, "hücre tipi yapılanma" modeli uygulanmaktadır. Bu öğrencilere sınav soruları sınavdan önce verilir. Buna "Fetih okutmak" denir. "Fetih okutmak" sınavda çıkacak soruların önceden öğrencilere verilip ezberletilmesine denir.

Örgüt mensuplarına yönelik yapılacak operasyonları önceden öğrenebilmek ve tedbir almak için örgütün devletin tüm resmi kurum ve kuruluşlarını bilgi işlem altyapılarına (UYAP, POLNET, TÜBİTAK, TİB vb) alınan adli ve idari tüm tedbirlere rağmen sızıldığı tespit edilmiştir.

Örgüt, imam ve ağabeylik görevlendirmeleri öncesinde elemanlarına 10 maddelik bir metin üzerinde yemin ettirir. Bu şahıslardan 18 maddelik prensiplere uyması istenir. (Sabah)

http://haber.star.com.tr/guncel/gulenin-en-yakinindaki-isimden-sok-itiraflar/haber-1040566

FETULLAH CEMAATİ DOSYASI : FETHULLAH GÜLEN – İLLÜMİNATİ BAĞLANTISI

Ve İkiyüzlülüğün Belgesi…

Sizlere yorumsuz iki belge sunacağız. Belgelerimiz Nurcu-fethullahçı Zaman gazetesinden… Bu iki belgeyi okuduktan sonra gerçeklerin zamanla anlaşıldığına siz de hak vereceksiniz!..

İlk olarak, 20 Kasım 1992 tarihli Zaman gazetesindeki “ABD’de Yahudi Mafyası: ADL” başlıklı araştırma yazısından bazı bölümleri aktaralım:

“İngiliz farmasonluğunun yahudi kolu olan B’nai Brith’in etkisi altındaki ADL(Anti-Defamation League) 1913 yılında kurulmuştur.

ADL adeta, Amerikan mafyasının halkla ilişkiler bürosu gibidir. Kurdukları “Denizaşırı Yatırımcılar Servisi” adlı şirketle, milletlerarası silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, kirli parayı aklama gibi işleri yürütmektedir.

İşgal altındaki Filistin topraklarında ve Kudüs’ün Hıristiyan ve Müslüman bölgesinde geniş arazilerin kanunsuz alım-satımının ortaya çıkarıldığı emlak skandalı da yine işin içinde ADL’nin varlığını ortaya koyuyor.

ADL, Amerika içinde FBI kanallı muhtelif operasyonlarla ilişkisini sürdürdü… ADL’nin bilinen cinayetleri şunlardır: 15 Ağustos 1985’te Kafkasyalı Müslüman lider Tscherim Sobzocov, evinin önünde bombalı saldırı sonucu öldürüldü… Musevi iken Hakk din olan İslam’a dönüş yapan Prof. İsmail Raci Faruki ve eşi 1985’in Ramazanı’nda sabaha karşı evlerinde bıçaklanarak öldürüldüler… Gandhi ve Palme suikastlarının arkasında da ADL’yi görmekteyiz.

ADL, tam mesai ile çalışan gizli istihbarat memurlarının bir kısmını Amerikan
Hükümeti Adalet Bakanlığına bağlı Özel Soruşturmalar Ofisi’nde(OSI), bir kısmını da İsrail otoriteleriyle Tel Aviv’de çalıştırmaktadır.

İsrail devleti kurulduğundan beri ADL, İsrail gizli servisi MOSSAD ile hususi ilişkilerini daima sürdürmüş, İsrail mafyasıyla da yakın bağlantılar kurmuştur… ADL-Sharon grubu, ihtilaflı bölgelerde satın aldıkları evlerde militan yahudileri yetiştirdiler…”

DÖNEKLİK!

Ve “zaman” su gibi akıp gidiyor. Tarihler 10 Mart 1998’i gösteriyor… Şimdi de o günün Zaman gazetesine bir göz atalım isterseniz:

“Diyalog Çabaları Devam Ediyor

“3 gündür Türkiye’de bulunan Yahudi Liderler Heyeti, Başbakan Yılmaz, Orgeneral Çevik Bir, TBMM başkanı Çetin ve Dışişleri bakanı Cem’den sonra Fethullah Gülen ile görüştü… 55 yahudi örgütünü temsilen Türkiye’de bulunan 59 kişilik Amerikan Yahudi örgütleri Başkanları Konferansı Heyeti(AYÖBK),

‘Fethullah Gülen’in Türkiye’deki ve yurtdışındaki çabalarını önümüzdeki yüzyılın barış asrı olması açısından önemsediklerini ve sözkonusu projeye büyük ilgi duyduklarını’ belirttiler…

Görüşmede; Gülen’in, ABD’nin en etkili yahudi lobisi olan ADL’nin teklifiyle hazırladığı hoşgörü ve diyalogla ilgili kitap da gündeme geldi. Gülen, ‘ingilizce olarak hazırlanan kitap üzerindeki çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, bittiğinde insanların hizmetine sunacağını’ söyledi. Kitap, ADL tarafından basılarak dünyanın dört bir yanında dağıtılacak…”

İşte ADL, işte Fethullah, işte diyalog ve hoşgörü masalı ve işte “gerçekler”i yazan Zaman!..

Gerçekler nasıl da Zaman’la anlaşılırmış değil mi?!.

Kaynak: http://digimedya.com/Content/News/156962.aspx

CIA FILES : Exclusive: Gulen Movement Funded by Heroin Via the CIA ?

Court records and the testimony of former government officials show that Fethullah Gulen, who presently resides in Pennsylvania, has amassed more than $25 billion in assets from the heroin route which runs from Afghanistan to Turkey.

Sibel Edmonds, a former FBI translator, testified that the drug money has been channeled into Gulen’s coffers by the C.I.A.

“A lot of the drugs were going to Belgium with NATO planes,” Ms. Edmonds said. “After that, they went to the UK, and a lot came to the US via military planes to distribution centers in Chicago, and Paterson, New Jersey.”

Ms. Edmonds further said that Turkish diplomats, who would never be searched by airport officials, have come into the country “with suitcases of heroin.”

According to Ms. Edmonds and other government witnesses, Gulen began to receive funding from the CIA in the wake of the collapse of the Soviet Union when federal officials realized that the U.S. could not obtain control of the vast energy resources of the newly created Russian republics because of deep-seated suspicion of American motives.

Turkey, the U.S. officials came to realize, could serve as a perfect “proxy” since it was a NATO ally that shared the same language, culture, and religion as the other Central Asian countries.

The strategy has met with success since Turkey has formed an alliance with Iran and is emerging as the world’s most powerful Islamic nation.

But the success has come with a price. The only way to provide Gulen with sufficient funds to topple Turkey’s secular regime and to conduct education jihad within the Russian republics came from the poppy fields of Afghanistan.

This scenario serves to explain why US-led coalition troops in Afghanistan are forbidden to firebomb the fields or fumigate the poppies with a chemical herbicide, such as glyphosate.

Despite such testimony and growing concern over Turkey, the Obama administration has opted to turn a blind eye to Gulen and his mountain fortress in Saylorsburg, Pennsylvania.

Fethullah Gulen has been called the “most dangerous Islamist” on the planet.

In his native Turkey, Gulen’s vast fortune has been used to create the Justice and Democratic Party (Adalet ve Kalkinma, AKP), which has gained control of the government.

With the elections of 2002, the AKP gained absolute control of the Turkish government.

Abdullah Gul, Turkey’s first Islamist President, is a Gulen disciple along with Prime Minister Recep Tayyip Erdogan, and Yusuf Ziya Ozcan, the head of Turkey’s Council of Higher Education.

Under the AKP, Turkey has transformed from a secular state into an Islamic country with 85,000 active mosques – – one for every 350- citizens – – the highest number per capita in the world, 90,000 imams, more imams than teachers and physicians – – and thousands of state-run Islamic schools.

Despite the rhetoric of European Union accession, Turkey has transferred its alliance from Europe and the United States to Russia and Iran. It has moved toward friendship with Hamas, Hezbollah, and Syria and created a pervasive anti-Christian, anti-Jewish, and anti-America animus throughout the populace.

Gulen has purchased newspapers, television networks, construction companies, universities, banks, utilities, technological outlets, pharmaceutics, and manufacturing firms throughout the country.

In addition, he has established thousands of madrassahs (Islamic religious schools) throughout Central Asia where students are indoctrinated in the tenets of militant Islam so they may be of service in the creation of a universal caliphate.

This notion is not an idle pipedream. The dream of a universal caliphate came closer to reality in recent weeks with the collapse of the secular government in Kyrgyzstan,.

But the Gulen movement is not confined to Turkey and Central Asia.

Eighty-five Gulen schools have been set up in the United States as charter academies funded by public funds.

Is Gulen really affiliated with the CIA?

In support of his application for permanent residency status, Gulen obtained letters of support and endorsement, from Graham Fuller and other former CIA officials.

His petition was also endorsed by former Under Secretary of State Marc Grossman, and former Ambassador to Turkey Morton Abramowitz.

FamilySecurityMatters.orgContributing EditorPaul L. Williamsis the author of The Day of Islam: The Annihilation of America and the Western World, The Al Qaeda Connection, and other best-selling books. He is a frequent guest on such national news networks as ABC News, CBS News, Fox News, MSNBC, and NPR. Visit his website at http://thelastcrusade.org.

FamilySecurityMatters.org Contributing Editor Paul L. Williams is the author of The Day of Islam: The Annihilation of America and the Western World, The Al Qaeda Connection, and other best-selling books. He is a frequent guest on such national news networks as ABC News, CBS News, Fox News, MSNBC, and NPR. Visit his website at http://thelastcrusade.org.

FETULLAHÇI POLİSLER DOSYASI : İnfaz talimatı Gülen’den

Bildiğimiz kadarıyla AKP ile Paralelciler arasındaki ipler 2013 yılında kopmaya başladı. Oysa 10 yıldır yargılanan Hizbullahçılar için karar verilmiş, akabinde 2011 yılında ”hergün karakolda imza vermek şartıyla!” tahliye edilmişlerdi. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16675670.asp Sonrasını biliyoruz. Hepsi İran’a kaçmıştı.
AKP’nin bugün yargıda yaptığı değişikliklere bakılırsa, yargı o yıllarda (çoğunlukla) Paralelcilerin elindeydi. Bu nedenle, ‘haberi okuduktan sonra’ ben bu tahliyeleri çelişkili görüyorum. Yoksa, İran’a uygulanan ambargoda ballı börek yiyebilmek için iki ortak siyasi bir karar almış olabilir mi? Reza Sarraf’a sormalı :-))
Linkten alıntı:
Diyarbakır’da 10 yıldır süren 34 sanıklı Hizbullah Ana Davası geçtiğimiz yıl karara bağlanmıştı. Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan ve 198 silahlı eylemi gerçekleştirdikleri, yazar Konca Kuriş’in öldürülmesi de dahil çoğu domuz bağı ile işlenmiş 156 cinayet, 80 yaralama olaylarından sorumlu olan, aralarında örgütün askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar ile şura üyesi Edip Gümüş’ünde bulunduğu 16 sanığı müebbet hapis cezasına çarptırmıştı. Sanıklardan biri cezaevinde yaşamını yitirirken, mahkeme, 11 sanığı ise, ‘terör örgütü üyeliği’ gerekçesiyle 1 ile 14 yıl arasında değişen hapis cezalarıyla cezalandırmış, 7 sanığı da tutuklu kaldıkları süreyi göz önüne alarak tahliye etmişti.


Saygıyla
Menteş Azuz

22 Haziran 2015 02:21 tarihinde Digi Security (İşnet) <Digi.Security> yazdı:

O dönem paralel yapı ile hareket eden bir polis Soysal cinayetiyle ilgili çarpıcı itiraflarda bulundu: Hizbullah’ı bitirin talimatını alan polisler Soysal cinayetinin infaz iznini de Gülen’den aldı

Cevzet Soysal… 1998’de Batman’da Hizbullah’ı hedef alan bir dizi kaçırma eylemi sonrası ortadan kayboldu. Bugüne kadar akıbetiyle ilgili somut hiçbir bilgiye ulaşılamadı. Eşi, kız kardeşi ve oğlu Soysal’ın izini sürerken, cinayetle ilgili soruşturmadan çarpıcı bilgiler ortaya çıktı. Soruşturma dosyasındaki detaylara göre, Batman Emniyet Müdürlüğü Terör ve İstihbarat Şube’de görev yapan ve Fetullahçı oldukları belirtilen polisler, ilde Hizbullah’ı bitirmek üzere Fetullah Gülen’den talimat aldı. Yine o dönem çalışan bir polisin ifadesine göre, Soysal, diğer kaçırılanlar gibi işkence edilip serbest bırakılacaktı. Ancak bir polisi sesinden tanıyınca infazına karar verildi. O infaz için danışılan Gülen ise , "Arkadaşlara zarar geleceğine bir Hizbullahçı eksik olsun" diyerek infazı onayladı. O dönem paralel yapı ile hareket eden bir polisin itiraflarına göre, Gülen’in dönemin emniyet ve il imamı vasıtasıyla paralel yapıya mensup polislere, "Doğu ve Güneydoğu’da görev yapan arkadaşlarımızdan özel ricamdır. Ne yapılıp edilip Hizbullah bitirilmelidir. Kardeşlerim ellerinden bir şey gelip de yapmazlarsa iki elim yakalarında olacaktır"diye talimat verdi. O dönem Batman İstihbarat Şube Müdürü olan Cemil Ceylan da bunun üzerine emrindeki cemaatçi polisleri toplayarak, "Hocaefendi her ne kadar bize rica etmişse de tevazu gereği rica etmiştir. Bu bizim için bir emirdir" dediği toplantıda bulunan bir polis tarafından soruşturma savcısına itiraf edildi.

TEK TEK KAÇIRDILAR
İddiaya göre, bu talimat gereği harekete geçen paralel polisler Batman’da Hizbullah’ın kurmayları olarak bilinen Sıddık Öz, Kazım Uysal ve Cevzet Soysal’ı JİTEM süsü vererek kaçırdı. İstihbarat Şube polisleri tarafından JİTEM süsü verilerek kaçırılan söz konusu kişiler daha sonra Ahmet Akbal’ın başında bulunduğu Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne teslim ediliyordu.

İNFAZ EMRİ GÜLEN’DEN
Sıddık Öz ve Kazım Uysal paralel polislerin ellerinden sağ kurtulurken Cevzet Soysal, kendisini kaçıran bir polisi sesinden tanıması üzerine ortalık karıştı. Panikleyen cemaatçi polisler ağabeylerinden deşifre olduklarını ne yapmaları gerektiğini sordu. İddiaya göre durum Fetullah Gülen’e iletildi ve kendisinden, "Arkadaşlara zarar geleceğine bir Hizbullahçı eksik olsun" diye talimat geldi. Bu işin bir vebali olmadığı, gönüllerini rahat tutmaları gerektiği söylenince Soysal, iddiaya göre 25 günlük işkence ardından Beşiri Kırsal’ında boynu kırılmak suretiyle infaz edildi.

3 FİRARİ ABD’DE
BatmanEmniyeti’nde görevli eski Edirne Emniyet Müdürü Cemil Ceylan, dönemin Batman TEM Şube Müdürü olarak görev yapan eski Muğla Emniyet Müdürü Ahmet Akbal’ın da aralarında bulunduğu şüphelilerden 8’i Adli kontrol kararı ile serbest bırakılırken diğer 8 şüpheli savcılıkça serbest bırakıldı. Paralel yapılanmanın eski emniyet imamı Süleyman Uysal, dönemin Batman bölge imamı Bahattin Karataş ve dönemin istihbarat imanının firari olarak ABD’de oldukları belirtildi. Soysal ailesinin şikâyeti üzerinde Batman’da başlayan soruşturma İstanbul’daki Paralel Yapı dosyasıyla birleştirilmişti

GÜLEN 1 NUMARALI ŞÜPHELİ

Gülen’denalınan izin sonrası infaz edilen Soysal Beşir Kırsalı’na gömüldü. Cesedinin gömüldüğü yere bir gün sonra gidilen kontrolde ise cesedi vahşi hayvanların yediği tebpit edildi. Bunun üzerine daha derin bir kuyu kazılarak yeniden gömüldü. İşte o dönem paralel yapılanma ile birlikte hareket eden itirafçı polis memurunun bu iddiaları Fethullah Gülen’i bir numaralı şüpheli yaptı.

FETULLAHÇI POLİSLER DOSYASI : İnfaz talimatı Gülen’den

O dönem paralel yapı ile hareket eden bir polis Soysal cinayetiyle ilgili çarpıcı itiraflarda bulundu: Hizbullah’ı bitirin talimatını alan polisler Soysal cinayetinin infaz iznini de Gülen’den aldı

Cevzet Soysal… 1998’de Batman’da Hizbullah’ı hedef alan bir dizi kaçırma eylemi sonrası ortadan kayboldu. Bugüne kadar akıbetiyle ilgili somut hiçbir bilgiye ulaşılamadı. Eşi, kız kardeşi ve oğlu Soysal’ın izini sürerken, cinayetle ilgili soruşturmadan çarpıcı bilgiler ortaya çıktı. Soruşturma dosyasındaki detaylara göre, Batman Emniyet Müdürlüğü Terör ve İstihbarat Şube’de görev yapan ve Fetullahçı oldukları belirtilen polisler, ilde Hizbullah’ı bitirmek üzere Fetullah Gülen’den talimat aldı. Yine o dönem çalışan bir polisin ifadesine göre, Soysal, diğer kaçırılanlar gibi işkence edilip serbest bırakılacaktı. Ancak bir polisi sesinden tanıyınca infazına karar verildi. O infaz için danışılan Gülen ise , "Arkadaşlara zarar geleceğine bir Hizbullahçı eksik olsun" diyerek infazı onayladı. O dönem paralel yapı ile hareket eden bir polisin itiraflarına göre, Gülen’in dönemin emniyet ve il imamı vasıtasıyla paralel yapıya mensup polislere, "Doğu ve Güneydoğu’da görev yapan arkadaşlarımızdan özel ricamdır. Ne yapılıp edilip Hizbullah bitirilmelidir. Kardeşlerim ellerinden bir şey gelip de yapmazlarsa iki elim yakalarında olacaktır"diye talimat verdi. O dönem Batman İstihbarat Şube Müdürü olan Cemil Ceylan da bunun üzerine emrindeki cemaatçi polisleri toplayarak, "Hocaefendi her ne kadar bize rica etmişse de tevazu gereği rica etmiştir. Bu bizim için bir emirdir" dediği toplantıda bulunan bir polis tarafından soruşturma savcısına itiraf edildi.

TEK TEK KAÇIRDILAR
İddiaya göre, bu talimat gereği harekete geçen paralel polisler Batman’da Hizbullah’ın kurmayları olarak bilinen Sıddık Öz, Kazım Uysal ve Cevzet Soysal’ı JİTEM süsü vererek kaçırdı. İstihbarat Şube polisleri tarafından JİTEM süsü verilerek kaçırılan söz konusu kişiler daha sonra Ahmet Akbal’ın başında bulunduğu Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne teslim ediliyordu.

İNFAZ EMRİ GÜLEN’DEN
Sıddık Öz ve Kazım Uysal paralel polislerin ellerinden sağ kurtulurken Cevzet Soysal, kendisini kaçıran bir polisi sesinden tanıması üzerine ortalık karıştı. Panikleyen cemaatçi polisler ağabeylerinden deşifre olduklarını ne yapmaları gerektiğini sordu. İddiaya göre durum Fetullah Gülen’e iletildi ve kendisinden, "Arkadaşlara zarar geleceğine bir Hizbullahçı eksik olsun" diye talimat geldi. Bu işin bir vebali olmadığı, gönüllerini rahat tutmaları gerektiği söylenince Soysal, iddiaya göre 25 günlük işkence ardından Beşiri Kırsal’ında boynu kırılmak suretiyle infaz edildi.

3 FİRARİ ABD’DE
BatmanEmniyeti’nde görevli eski Edirne Emniyet Müdürü Cemil Ceylan, dönemin Batman TEM Şube Müdürü olarak görev yapan eski Muğla Emniyet Müdürü Ahmet Akbal’ın da aralarında bulunduğu şüphelilerden 8’i Adli kontrol kararı ile serbest bırakılırken diğer 8 şüpheli savcılıkça serbest bırakıldı. Paralel yapılanmanın eski emniyet imamı Süleyman Uysal, dönemin Batman bölge imamı Bahattin Karataş ve dönemin istihbarat imanının firari olarak ABD’de oldukları belirtildi. Soysal ailesinin şikâyeti üzerinde Batman’da başlayan soruşturma İstanbul’daki Paralel Yapı dosyasıyla birleştirilmişti

GÜLEN 1 NUMARALI ŞÜPHELİ

Gülen’denalınan izin sonrası infaz edilen Soysal Beşir Kırsalı’na gömüldü. Cesedinin gömüldüğü yere bir gün sonra gidilen kontrolde ise cesedi vahşi hayvanların yediği tebpit edildi. Bunun üzerine daha derin bir kuyu kazılarak yeniden gömüldü. İşte o dönem paralel yapılanma ile birlikte hareket eden itirafçı polis memurunun bu iddiaları Fethullah Gülen’i bir numaralı şüpheli yaptı.